aslında göreceli bir süreçtir. Kimine göre varlık asla kavranamaz o yüzden var olmak ve hiç arasında fark yoktur. ki ben de böyle düşünürüm. varlık ve hiçlik aynı şeydir. var olduğunu veya olmadığını kavrayamazsın. kavranamaz olan hakkında hüküm de koyamazsın.
iş varlığı kavramaksa fiziğin alanından çoktan çıkar matematik ve felsefenin alanına gireriz ki bu süreci araştırmak için ilk adımları atalım. aslında fazla adımda atamayacağımızı hemen anlayacağız.
"parmak ayı gösterirken parmağa değil, parmağın gösterdiğine bakmak" sözü ile tam olarak kavramların kavramak için yeterli olmayacağını da anlarız. kavramlar var olduğu sanılandan öte de kavranamayacak nitelikte vardır. ay parmak olmazsa da orada duracaktı.
pekala parmak ay olamaz. bu aşikardır. parmak sadece ayın istikametini ifade edecek ve ay hakkında aslında onu hissedemesekte hüküm koymamızı sağlayacaktır. ayı kavramaya yardımcı olduğu tek nokta ise yalnızca onun aslında var olduğunu belirtmesidir. ancak yetmez. bu sefer parmağa sorulan ya parmak bir illüzyonsa sorusu süreci değiştirir.ve çıkmaza sokar. işte bı yüzden bu süreç asla sonuca ulaşmaz.
matematiğin yalnızca 'bir' den ibaret olması ve birin kavranamaması, varlık sebebi sayılan algılanabilir ve gözlemlenebilir fiziksel evrenin matematiksel boyutlarla gerçeklik kazanması.
varlık zannedilen maddenim/atom'un aslında kavranamaz bir matematiksel düzlemin alt kümesi olduğunu ispatlar.