ölüm yok oluştur

entry82 galeri
    21.
  1. Ölüme karşı koyma, öncelikle insana özgü tasarı ve projeleri hayata geçirip
    bir tür ölümsüzleşebilme arzusu şeklinde olabilir. Eğer ‘ortalarda olmama’,
    ‘gözden kaybolma’, ‘unutulmuş olma’, insana acı veriyorsa; ölmek, ama
    unutulmamak, yaşarken kalıcı projeleri hayata geçirmekle, ölümsüz eserlere imza
    atmakla mümkün olabilecektir. Diğer taraftan ölüme karşı koyma, bir bakıma
    ölümü reddetme öncelikle onun sizin başınıza gelebileceğine inanmamak şeklinde
    de olabilir. Başka bir deyişle insan, gündelik yaşamın sorunlarına odaklaşarak
    ölümü bir başkası için kolayca kabullenirken, kendisi adına onu cesaretle
    kabullenme sorumluluğundan uzaklaşabilme eğiliminde olabilir. Hatta ölümden
    duyulan korku, ölmüş olanın bir başkası olmasından duyulan memnuniyete bile
    dönüşebilir. Oysaki insan, kendi ölümünü kabullenme cesaretinden yoksun olsa da,
    Heidegger’in Rilke’den yaptığı aşağıdaki alıntılamada da görüleceği üzere, yaşam
    ile ölüm arasındaki bütünsel ilişkinin göz ardı edilmemesi, yaşam ile ölümün
    bağlaşık bir biçimde anlaşılması gerekir. Zira Heidegger’e göre, her daim mevcut
    olan bir olanak olarak ölümle ilgilenen kişi, yaşamında sahte ve aldatıcı
    anlayışlardan kolaylıkla uzaklaşacaktır.
    Ay gibi kuşkusuz yaşam da bizden sürekli yüzünü çeviren bir yana sahiptir ve
    bu, yaşamın karşıtı değildir, ama Varlığın mükemmelliğine, doluluğuna gerçekten
    bütün ve tam…küresine tamamlanmasıdır. Ölümün sevilmesi gerektiğini
    söylemeyeceğim; ama yaşam öyle bir yüce gönüllülükle ve tüm yanlarıyla
    sevilmelidir ki (yaşamın başka yöne bakan yarısı olarak) ölüm, gönüllü bir şekilde
    daima…sevilsin. Ölümün bize yaşamın kendisinden sonsuzca daha yakın durması
    düşünülebilir bir şeydir.
    1 ...