Argümanlarımızı sıraladıktan sonra belirtebiliriz;
Nükleer Santrallerin kapatılmasının yahut yeni inşaalara geçilmemesinin sebebi; bu işletim sisteminin doğaya verdiği zarar değil,
1-Halkın mesele üzerine önyargılı olması(Çernobil sonrası ağırlıklı olmak suretiyle)
2-Nükleer Santral ünitelerinin ömrünü doldurması yahut teknolojik bağlamda geri kalması
3-ihtiyaç olmaması
4-Diğer kaynaklara öncelik verilmesidir..
Bakınız bazı istatistiki bilgiler vereyim;
Avrupa'nın enerji sağlanımının %42'sini nükleer enerji santralleri karşılamaktadır. Projeler rafa kaldırılmamış,aksine tam gaz devam edilmektedir. Kapatılma sebeplerini yukarıda açıkladık.
Dünyada senede 2300 milyar kilowatt saat enerji, nükleer santrallerden karşılanmaktadır, bu miktar hiç az değildir ve dikkate alınmalıdır..
Şimdi ülkelerin ürettiği enerjilerin yüzde kaçının nükleer reaktörlerden karşılandığına dair istatistiklerimize geçelim:
Tayvan'da 5 adet, Çin'de 4 adet, Litvanya'da, italya'da, Bulgaristan'da,Endonezya'da, Kazakistan'da bir adet daha vs.. bir çok ülkede nükleer enerji santralleri kurulmaktadır..
Bahsettiğimiz odaklarca bu manada desteklenen Greenpeace'in bu açılımları ve sistemli propagandası sonucunda zihinlere yanlış çağrışımları getirmektedir. Israrla belirtelim; Batı ve Doğu nükleer enerjiden vazgeçmiş değildir. Ünitelerin kapatılma sebepleri yukarıda ayrıntılıca incelenmiştir. Doğaya vereceği zarar ile kesinlikle ilintili değildir. Greenpeace gibi bir örgütün iyi işler yapmış olsa da bir oyuna alet edilmesini bırakın, bunun tamamen sistemli bir komplo olduğu aşikardır. Ülkelerini metro ağıyla, tren raylarıyla genişletirken bize otoyol gibi kapitalizme mütemadiyen hizmet eden bir yapıyı reva gören emperyalistlerin benzer nitelikteki bu oyununa, özellikle sol kesimin gelmesini üzüntüyle karşılıyorum..
Ve reaktörlerin güvenliği ile bilinmesi gereken bir şey daha;
Reaktörler 1996 öncesine dayanmak suretiyle güvenlik sistemleri her ihtimal göz önünde bulundurularak oluşturulur..Hatta inanmak güç olsa da, reaktöre uçak düşmesi ihtimali bile göz önünde bulundurulur ki çıkaracağımız sonuç, doğru ve eksiksiz teknolojinin uygulandığı bir santrale uçak düşse dahi doğaya en ufak zarar vermeyecek olmasıdır..
Gelelim Türkiye'nin nükleer enerji programına;
AKP hükümeti bu meseleyi de eline yüzüne bulaştırmış ve siyasi hesaplarına dahil etmekle beraber,cahilce ve yine dışa bağımlı olacağımız projeler geliştirmektedirler..
yakın tarih itibariyle, nükleer enerji santrali yapımını gündeme getirirken, düştükleri hayati hataları inceleyim..
Öncelikli olarak AKP,nükleer enerjiyi kısa vadeli bir enerji getirimi olarak algılamakta ve sunmaktadır..Oysa ki bir nükleer enerji santralinin yapımı belirttiğimiz üzere 10-12 seneyi bulur, işletim ve üretimi de yine uzun süreçler alır..
Bir hataya da kaynaklar hususunda düşülmektedir..Bugün 1,5 senelik ihiyacımızı karşılayacak rezervlerimiz bulunsa da kaynaklar millileştirilememiş ve yabancı şirketlere peşkeş çekilecektir ki ihalenin verileceği şirketler de bellidir. Çünkü, yüksek gelir sağlayacak uranyum rezervlerini işletecek Türk şirketi bulunmamakta ve acele edilmesi sebebiyle devlet de bu işletimi sağlayamayacaktır. Birazdan ekleyeceğimiz hatadaki açıklama da meseleye cevap olacaktır;
Bahsettiğimiz hata şudur; Nükleer Enerji Santrali yapımında şu anda yerli teknolojimiz bulunmamaktadır. Fakat Türkiye Atom Enerjisi Kurumu,birkaç yıl içerisinde yerli teknolojiyi geliştirmek üzere olduklarını,daha doğrusu bu teknolojinin %80'inin yerli olacağını açıklamıştır. Seçimlerde göz boyama metası olarak kullandıkları nükleer enerjide bu denli acele edilmesiyle teknolojide de dışa bağımlı olmamız sağlanacaktır. Bununla birlikte ve izleyeceğimiz yolda yine devletin sağlayacağı uranyum rezervlerinin işletimi de millileştirilecektir. Hepsinin ötesinde bunlara rağmen, TBMM'deki konuşmasında Enerji Bakanı'nın teknolojinin yerli olduğunu iddia etmesi cehaletin ve kandırılmamızın resmini ortaya koyuyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, teknolojinin henüz yerli olmadığını ve süre alacağını açıklaması yeterli bir cevap olmuş ve AKP'nin seçim propagandasının çirkin yüzünü gözler önüne sermiştir. Yine belirtelim; AKP'nin işbu politikaları çıkış yolu olarak gördüğümüz nükleer enerji kozunu da elimizden alacak, bizi bu hususta da dışa bağımlı kılacaktır.
Tekrar ve tekrar;
Nükleer Enerji hususunda gerçekleştireceğimiz devrimlere karşı çıkarak,kirli bir paylaşım oyununa gelmeyelim..Nükleer Enerji,Türkiye'ye çok şey kazandıracaktır..
nokta. yukarıdaki yazı, genel olarak nükleer enerjinin dünyada vazgeçilmekte olduğuna dair argümanlara cevap niteliği taşıyor. yalnız tee ne zaman yazdığım yazıdaki üslubuma baktım da, hulki cevizoğlu'nu aratmamışız a.k, bikaç yerde aynı şeyleri tekrarlamışım galman gusura gayri, faydalı yazıdır lakin.