bizzati kendi sesinden dinlenildiği vakit sol yandan mermi yemiş hissi yaratmaktadır.
"Beni Tutma Öyle çok şey var ki,
Şimdi burada anlatmak
istemiyorum..
Sen de ince sorularınla
Beni incitmesen, iyi olur.. Yağmurlu ve uzun bir yolu
Düşe-kalka yürümeye çalıştık
Ve inanılmayacak kadar duygusal
Bir geçmişimiz oldu seninle..
Üstelik biz bunu, bir ömür boyu
Sürüp gider sanmıştık.. Beni tutma, böyle sahnelere
gelemem.
Beni tutma, çok kötü yanılırsın.
Yıllardır öyle biriktim ve öyle
gerildim ki
Şimdi topyekün boşalırım, Toz olur dağılırsın.. Sen benim en ince telimden
Türkümü çaldın.
Sen benim en ücra duygularımı
Talan ederek beslendin. Her şeyin merkezi sendin,
Her şey senin etrafında dönerdi.
Bar köşelerinde tükenip
Kaldırımlarda sınarken kendimi,
Gelip sana sığınırdım,
Umutlarım bir kez daha gümlerdi.. Beni tutma, şantajlara boyun
eğmem.
Beni tutma, hırsımdan çatlarım.
Yıllardır öyle sabrettim ve öyle
doldum ki
Şimdi yanardağlar gibi Birdenbire patlarım.. Bir yavru serçe, hayata alışır gibi
Ağzım açık bağlandım sana.
Bir topal karınca, yuvasına
yaklaşır gibi
Titredim, heyecanlandım sana. Bu akşam, çekip gitmek adına
Bütün ömrümü ve seni sildim.
Bir tuhaf senaryoydu ve bu
senaryoda,
Zavallı bir figürandım sadece.
Anlatamam.. Kumlara yazılmış sözcükler kadar
Kısacıktı ümidim.
Ve anladım ki birtakım şeyleri
Ben daha ilk dalgayla yitirdim.. Beni tutma, ben senin dizlerine
çökemem
Beni tutma, elinde kalırım,
kırılırım.
Yıllardır öyle daraldım ve öyle
bunaldım ki Şimdi bir saniye bile oyalarsan,
inan ki çıldırırım... Sen, kalbimi emanet edecek
kadar
Güvendiğim, dost bildiğim..
Sen bir lokmayı bile,
Tek başıma hazmedemeyip
Birlikte yediğim.. Sen, yatalak olsan, altına yapsan
bile
iğrenmeden alırım dediğim..
Bu nasıl insanlıkmış ulan,
Bu nasıl arkadaşlık, bu nasıl
vefa? Bu nasıl acıymış ulan,
Bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl
cefa? Beni tutma, gazabım yakar
ellerini.
Beni tutma, hurdahaş olursun.
Yıllardır öyle kırıldım ve öyle
küstüm ki
Şimdi bir ah ederim, Kaskatı kesilir, taş olursun.. Ben şimdi gözüne sokuyorum
dünyayı
Ama sen körsün, ısrarla
görmüyorsun.
Ben şimdi beynine çakıyorum
hayatı Ama bir türlü algılamak
istemiyorsun. Peki, benim gördüklerimi gördün
Ve yaşadıklarımı hiç yaşadın mı
sen?
Peki, devrik heykellerin önünde,
Düşsüz yanılgıları ve yüce
gururlarıyla, Yoksul fakat dürüst,
Çıplak bir sütun gibi dimdik
duranların
Acısını hiç taşıdın mı sen? Beni tutma, gömleğim kan içinde.
Beni tutma, darmaduman
olursun.
Yıllardır öyle çok yedim ve öyle
çok doydum ki
Şimdi bir tükürürüm Havan bozulur, rezil olursun.. Ey, kir içinde yüzenler, hayatı
kirletenler
Her devirde borusu ötenler!
Ey, darbe kaçkınları,
ortayolcular, dönekler,
Ey, sümüklü böcekler! Ey, bölenler, bölüşenler,
Kardeşi kardeşe kırdırıp kanla
sevişenler!
Ey, gençliğimizi harcayanlar,
Ey, kağıttan kaplanlar, ey zavallı
sıçanlar! Ey, ciğeri beş para etmezler,
Sıkıyı gördü mü fellik fellik
kaçanlar!
Ey, fırsatçılar, cepçiler,
hortumcular, tokatçılar,
Vurguncular, voliciler, üçkağıtçılar!
Ey, sürüngenler, sülükler,
bağırsam parazitleri, bitler,
Ey kudurmuş itler!
Ey, yüzü yırtılmış köçekler,
fırıldak varyeteler, Ve ey, dinsiz-imansız çeteler! Beni tutmayın ulan, burama geldi
dayandı,
Beni tutmayın, çizerim o çirkin
suratınızı!
Yıllardır öyle çok sömürdünüz
Ve öyle çok kan kusturdunuz ki; Ulan, şimdi bir şarjöre diz
çöktürürüm alayınızı"