yusuf hayaloğlu

entry267 galeri video5
    233.
  1. bizzati kendi sesinden dinlenildiği vakit sol yandan mermi yemiş hissi yaratmaktadır.

    "Beni Tutma Öyle çok şey var ki,
    Şimdi burada anlatmak
    istemiyorum..
    Sen de ince sorularınla
    Beni incitmesen, iyi olur.. Yağmurlu ve uzun bir yolu
    Düşe-kalka yürümeye çalıştık
    Ve inanılmayacak kadar duygusal
    Bir geçmişimiz oldu seninle..
    Üstelik biz bunu, bir ömür boyu
    Sürüp gider sanmıştık.. Beni tutma, böyle sahnelere
    gelemem.
    Beni tutma, çok kötü yanılırsın.
    Yıllardır öyle biriktim ve öyle
    gerildim ki
    Şimdi topyekün boşalırım, Toz olur dağılırsın.. Sen benim en ince telimden
    Türkümü çaldın.
    Sen benim en ücra duygularımı
    Talan ederek beslendin. Her şeyin merkezi sendin,
    Her şey senin etrafında dönerdi.
    Bar köşelerinde tükenip
    Kaldırımlarda sınarken kendimi,
    Gelip sana sığınırdım,
    Umutlarım bir kez daha gümlerdi.. Beni tutma, şantajlara boyun
    eğmem.
    Beni tutma, hırsımdan çatlarım.
    Yıllardır öyle sabrettim ve öyle
    doldum ki
    Şimdi yanardağlar gibi Birdenbire patlarım.. Bir yavru serçe, hayata alışır gibi
    Ağzım açık bağlandım sana.
    Bir topal karınca, yuvasına
    yaklaşır gibi
    Titredim, heyecanlandım sana. Bu akşam, çekip gitmek adına
    Bütün ömrümü ve seni sildim.
    Bir tuhaf senaryoydu ve bu
    senaryoda,
    Zavallı bir figürandım sadece.
    Anlatamam.. Kumlara yazılmış sözcükler kadar
    Kısacıktı ümidim.
    Ve anladım ki birtakım şeyleri
    Ben daha ilk dalgayla yitirdim.. Beni tutma, ben senin dizlerine
    çökemem
    Beni tutma, elinde kalırım,
    kırılırım.
    Yıllardır öyle daraldım ve öyle
    bunaldım ki Şimdi bir saniye bile oyalarsan,
    inan ki çıldırırım... Sen, kalbimi emanet edecek
    kadar
    Güvendiğim, dost bildiğim..
    Sen bir lokmayı bile,
    Tek başıma hazmedemeyip
    Birlikte yediğim.. Sen, yatalak olsan, altına yapsan
    bile
    iğrenmeden alırım dediğim..
    Bu nasıl insanlıkmış ulan,
    Bu nasıl arkadaşlık, bu nasıl
    vefa? Bu nasıl acıymış ulan,
    Bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl
    cefa? Beni tutma, gazabım yakar
    ellerini.
    Beni tutma, hurdahaş olursun.
    Yıllardır öyle kırıldım ve öyle
    küstüm ki
    Şimdi bir ah ederim, Kaskatı kesilir, taş olursun.. Ben şimdi gözüne sokuyorum
    dünyayı
    Ama sen körsün, ısrarla
    görmüyorsun.
    Ben şimdi beynine çakıyorum
    hayatı Ama bir türlü algılamak
    istemiyorsun. Peki, benim gördüklerimi gördün
    Ve yaşadıklarımı hiç yaşadın mı
    sen?
    Peki, devrik heykellerin önünde,
    Düşsüz yanılgıları ve yüce
    gururlarıyla, Yoksul fakat dürüst,
    Çıplak bir sütun gibi dimdik
    duranların
    Acısını hiç taşıdın mı sen? Beni tutma, gömleğim kan içinde.
    Beni tutma, darmaduman
    olursun.
    Yıllardır öyle çok yedim ve öyle
    çok doydum ki
    Şimdi bir tükürürüm Havan bozulur, rezil olursun.. Ey, kir içinde yüzenler, hayatı
    kirletenler
    Her devirde borusu ötenler!
    Ey, darbe kaçkınları,
    ortayolcular, dönekler,
    Ey, sümüklü böcekler! Ey, bölenler, bölüşenler,
    Kardeşi kardeşe kırdırıp kanla
    sevişenler!
    Ey, gençliğimizi harcayanlar,
    Ey, kağıttan kaplanlar, ey zavallı
    sıçanlar! Ey, ciğeri beş para etmezler,
    Sıkıyı gördü mü fellik fellik
    kaçanlar!
    Ey, fırsatçılar, cepçiler,
    hortumcular, tokatçılar,
    Vurguncular, voliciler, üçkağıtçılar!
    Ey, sürüngenler, sülükler,
    bağırsam parazitleri, bitler,
    Ey kudurmuş itler!
    Ey, yüzü yırtılmış köçekler,
    fırıldak varyeteler, Ve ey, dinsiz-imansız çeteler! Beni tutmayın ulan, burama geldi
    dayandı,
    Beni tutmayın, çizerim o çirkin
    suratınızı!
    Yıllardır öyle çok sömürdünüz
    Ve öyle çok kan kusturdunuz ki; Ulan, şimdi bir şarjöre diz
    çöktürürüm alayınızı"
    0 ...