Gece uzun uzun konuşulur. Ayrılmaması için çırpınmak ister yapamazsınız. En çaresiz olduğunuz anlardan biridir. Sonra tutamazsınız kendinizi daha fazla boşalır gözlerinizden yaşlar. Kıyamaz kötü olur. Ama yapacak bişey yoktur. Tükenmiştir bazı şeyler. Eskisi gibi olamayacağınızı ikiniz de bilirsiniz. Uzun uzun konuşurken bilgisayarın başında ikiniz de uyuyakalırsınız. Yüzyüze daha da zorlaşır çünkü. Beceremez,bekleyemez. Gece sık sık uyanırsınız. Kabuslar görürsünüz belki de.
Sabah ölü gibi uyanırsınız. Bulunduğunuz yer yabancı gelir. Etrafınızdaki insanların yüzleri boş.. Yemek yemeyi denersiniz saman gibidir peynir. Çayın bile tadı yoktur dilinizde.. Ne ayağa kalkacak güç hissedersiniz. Ne bişeyler yapmak için içinizde bir istek.. Sonraki sabahlar o ilk sabahtan farksızdır. Gece sürekli bişeylerle uğraşır sızarsınız başında bilgisayarın. Çünkü bilirsiniz yatağa başınızı koyduğunuz an düşünceler saracak etrafınızı. Kendinizi alıkoyamayacaksınız. ilk öpüştüğünüzü,yağmurun altında ıslanıp salak salak sırıtmalarınızı, göğsünde uyumanın ne kadar huzur verdiğini,sıcaklığını düşünürsünüz. Sonra da nasıl ayrıldığınızı...
Arkadaş kalmak konusunda anlaşılmıştır ama o sözler tutulmaz genellikle. Sıkılırsınız konuşurken muhabbet hep eskilere bağlanır çünkü. Birbirinizi suçlamak istemez susarsınız. Sonra mesajlar seyrelir. Aradaki o hoşgörü giderek azalır. Ufak tefek atışmalar başlar. Ve iki taraf da debelenmekten usanır. Mesaj atmak istersiniz ama yapamazsınız. Yapmayın da.. Bu saatten sonrası meçhul. Acaba özlüyor mu? Yoksa başka biriyle mi görüşmeye başladı? Acaba gözlerini kapatıp beni düşününce hâlâ dudaklarına bir gülümseme yerleşiyo mu? sabah uyandığında, başını yastığa koyduğunda beni düşünüyo mu? kafanızda bir sürü soru.. Cevap YOK..
(bkz: çaresizlik)