ilkokuldayken bir gün yine okula gidiyorum kardeşimle birlikte, servisle gidecek para yok, babam öğle aralarında işten gelip küçücük bizi alıp okula götürüyor. tabi adam 2 gün gelse 3. gün gelemiyor iş güçten, biz de arkadaşımızın bindiği servisin şoförüne rica ediyoruz götürür müsün diye, adam 1-2 aldı ama sonra bizi güzel bir azarladı para vermeden biniyorsunuz diye. Lan dingil efendi efendi söylesene ne azarlıyorsun küçücük çocukları, ne vuruyorsun yüzlerine fakirliklerini. Hiç unutmam o gün yağan yağmurda küçücük kardeşimle yediğimiz yağmur damlalarını, her biri taş gibi gelmişti.
Hangisini anlatayım ki birader, garibanlık da çok bizde;
Yine ilkokuldayım okulun çocukları genelde iyi halli ailelerin çocukları, biz gariban. Ee çocuğuz, top oynarken yırtmışız pantolonun dizini, pantolon alacak para da yok tabi, tek pantolonla gidiyoruz zaten aylarca okula, annem sağolsun her gün yıkar kuruturdu. O dizi yırtık pantolonla gittim bir gün okula ama diğer çocuklar görmesin diye sıraya bir oturdum gün boyu kalkmadım. Sınıftaki çocuklardan biri şaka olsun diye bana saldırınca unuttuk dizdeki yırtığı başladık oynamaya, ta ki o çocuğun "aaa pantolon yırtık, fakir" cümlesini duyana kadar. Şimdi deseler gurur duyarım kardeşim de o yaşta bir çocuğa ne ağır geliyor bu cümleler ne desem boş yani...