Genellikle insani yönlerinden dolayı şirin bir burç olarak atfedilir fakat eski astrologlar bu burcu Oğlak ile beraber Satürn'e atfetmişse bu burcu şirinliklerle bağdaştırmak hatalıdır. Gayet buz gibi bir doğası olan korkunç bir burçtur aslında.
Gelişimin son aşaması. Koç burcundan Oğlak burcuna kadar olan süreçte kişilik, zevkler, nefretler, aşklar gibi pek çok konudan her şey oturtulmuş olur. işte Oğlak burcunda elde edilen liderlik burada bir anlam kazanır ve "Artık benim kurallarım geçerli" tarzı bir bakış açısı getirtilir. Buradaki kişinin dayatmaya çalıştığı kurallar değişik, kabul edilemez ve korkunçtur. Bu kurallar aslında üstün bir zekanın elinden çıkmıştır ve asıl korkunç olan kokuşmuşluk seviyesindeki eski kurallardır. Oğlak dönemindeki liderliğe ulaşmak için "Tamam abi sen haklısın." cinsinden toplumun beğenisini kazanmaya çabalama, topluma boyun etme tarzı bir duruş tamamen kaybolmuş ve yerine "Siktirin gidin ben yöneticiyim ve kokuşmuş kurallarınızı yıkarak herkes için en iyi olan kuralları getireceğim!" tarzı bir mücadele dönemi başlamıştır.
Bu burç aynı zamanda çok yakın arkadaşlar olmasa bile benzer fikirlerin paylaşıldığı, birlikte önderlik edilen dava uğruna savaşan arkadaşları da temsil eder. Bu yüzden alakalandırıldığı 11. ev Arkadaşlar evi olarak geçer, Kova burcunun içerisinde olduğu yorumlarda da bir ekip çalışmasından bahsedilir.
Bu burçta konumlanan gezegenlerin pek çoğu otorite ve fikirleri kabul etme ağırlıklı çalışır. Kova'daki Mars fikirlerin sertçe bir şekilde beyan edilmesi ve fikirler uğruna savaş verilmesini temsil eder. Kova'daki Merkür değişik fikirlerin ortaya koyulmasını ve güçlü bir muhalefet yeteneğini temsil eder. Kova'daki Venüs değişik olan fikir - sanatların alkışlanmasını, desteklenmesini ve kişininde ortaya bu çizgide bir şeyler koymasını temsil eder. Kova'daki Jüpiter ota boka muhalif olmak olarak değerlendirilebileceği gibi çok geniş bir arkadaş çevresini de temsil eder. (Buradaki arkadaş çevresi duygu ve düşüncelerin paylaşıldığı değil aynı fikirlerin paylaşıldığı bir arkadaş çevresidir.) Satürn ise Kova burcunda erkeksi özelliklerini gösterir ve kişiye başına bela olacak derecede sıradışılık ve zeka verir. Bu konumda Satürn'e sahip kişiler başka liderlere pek iyi gözle bakmaz ve onları ezmeye çalışır.
Tam zıt burcu ise Aslandır. Aslan içinden geldiği gibi hareket etmeyi ve güçlü bir benliği temsil ederken Kova zayıf bir benliğe sahiptir ve içinden geldiği gibi değil elindeki karizmaya sahip çıkmak için yapay hareketler eden birini temsil eder.
Gelelim en popüler ve insanların merak ettiği kısma. Kova burcu insanları kendi doğalarının bir parçası olarak sıra dışı fikirler geliştiren, gerçekten zeki, güçlü bir biz duygusuna sahip olan fakat güçlü bir ego geliştirmemiş insanlardır. Bu kişinin öğrenmesi gereken aynı fikri paylaşan kişilerle bir bütün olma yolunda ilerlerken kendilerini de ihmal etmemeleridir. Zira kimsenin kabul edemeyeceği bir fikre taraftar toparken, bu fikrin liderliğini üstlenirken gerçekten yıpranırlar ve başarısızlık karşısında aklını kaçırabilecek derecede öfkelenebilirler. Dinlenmeleri, sık sık tatil vermeleri gereklidir. Ha tabii her Kova burcu böyle olacak diye bir kaide yok. Satürn eğer Koçtaysa kişi kaba kuvvet kullanarak ve zorbalığını belli ederek hiç zorlanmadan kendi fikirlerini kabul ettirme yoluna gidebilir ve böylece kısa yoldan bütün problemleri çözebilir. Ya da kişi daha farklı gezegenlerin ve burçların etkisinde kalarak Kova burcunun etkilerinden arınmış, başka yönde bir benlik kazanmış olabilir.
Yükselen Kova ise dışarıdan farklı ve özel bir görüntüye sahiptir. Bir davanın önderi olduğunu her halinden belli eder ve her hareketinde mevcut düzene karşı bir protesto vardır. Cinsel anlamda soğuk görünürler fakat toplumsal anlamda ciddi bir karizmaya sahiptir. Bu yönden insanları kendi etrafına toplar ve kolayca insanları ayaklandırma gücüne sahiptir.
Kova'dan sonraki burç ise Balık. Balıkta ise her şeyi silip atma, "Başlarım lan bunca saçmalığa" şeklinde öfkelenme ve kişinin kendisi iç dünyasına kaçış vardır. Kova'da elde edilen farklı bir görüşü topluma kabul ettirmenin pekte öyle matah bir şey olmadığı anlaşılır ve "Ulan bunun için mi uğraştım?" şeklinde kendine sitem etmek belirir.
