Yalnızlık kutsaldır, o kadar mahremdir ki, kimseye yalnızlığını,yanlız halini göstermek anlatmak istemezsin. Bazen bu yalnızlığın seni boğmaya,artık diğer hayatına müdahele etmeye başlar,o zaman damardan kan fışkırır gibi anlatmak istersin. Çok anlatırsın ,anlattıklarının ne zaman biteceğini hesaba katmadan. Bir bakmışsın anlatacakların bitmiş. Yada sen bitti diye düşünürsün. Çünkü taşma seviyesinin altına inmiştir ve anlatmak fazlasını açığa çıkarmaktır. Bunu her zaman,herkes göze alamaz.
Bu kutsal yanlızlığın bazen hayatına farklı bir şekilde müdahele eder. Ne kadar yanlızlığına kimseyi bulaştırmak istemesen de bazen bazıları buna dahil olur,yada dayanamaz dahil edersin. Dahil olan artık eski tanıdığın kişi değildir. Ona karşı olan duruşun değişir,belki de onun sana karşı olan duruşu da. işte tam burda insanlarla yanlız benliğinin buluşması, ilişkilerini çok farklı yerlere götürebilir. O insanı daha çok sevebileceğin gibi artık görmek de istemeyebilirsin.
Yanlızlık bulduğu delikten sızan su gibi olabiliyor yani,misal şimdi bu kadar şey neden yazdım, onu da bilmiyorum. Yazdıklarımda bir anlam,bütünlük var mı,onu da bilmiyorum.
Yalnızlık;insanın sessizlik,rahatlık,depresyon,huzur,uyku, aşk,isyan halidir demek daha az kalabalık da yaparmış aslında.