Bu başörtü muhabbeti aldı başını gidiyor, 90'lıyım. Yıllardır aynı konu gündemde. Sorunun temelini konuşan yok. Üniversitede başörtünün serbest olması normal midir? değildir. Hak buyurmuş diyenler var. Aynı hak kuran'da mirası da anlatmış. Kadının miras hakkıyla erkeğinki bir değil. ( (bkz: Nisa süresi 11.ayet)) Toplansın kadınlar desin ki; bize erkeklerin yarısı kadar miras verin, benim abim benim 2 katım malı hak ediyor. Aynı hak kuranda 1 erkeğin şahitliğini 2 kadının şahitliğine denk tutuyor. Toplansın başörtülü bacılarımız, bu olayın üstüne gitsin. Mahkemelerde 1 kadının ifadesi sayılmasın, en az 2 kadın olmalı! desin. ( (bkz: Bakara Süresi 282.ayet)) Der mi? Demez. Peki bunu 'olmaz öyle şey, akıl var mantık var yahu!' yapan nedir? Şerri(Dini) hukuktan sıyrılıp insanların kendi yaşamını anayasayla belirlemiş olması olabilir mi? Aynı anayasanın ayaklar altında çiğnendiğinin farkında mıyız? Mevcut haklarımıza sahip çıkabiliyor muyuz? Tek derdimiz, tek özgürlüğümüz TÜRBAN mı?
Üniversitelerde başörtüsü tartışılıyorsa zaten üniversiteler bitmiş demektir. Üniversiteler devletten yarı bağımsız, ÖZERK kurumlardır çünkü bilim insanının memleketi olmaz, kendini insanlığa adar. Daha iyi bir gelecek, daha iyi bir dünya için harcar eforunu. Dinin, milliyetin yeri yoktur bilim yapılan yerde. (ha ilahiyat fakültesi-felsefe-tarih gibi MATEMATiKSEL ıspat istemeyen alanları ayrı tutuyorum). Şayet olmalı diyenler varsa, Alman Nazisinin bilim adamlarının yahudiler üzerindeki başarılı çalışmalarını bir okusunlar. Hepsi insanlık kokan, mükkemmel hareketler çünkü bir insan seninle aynı tanrıya inanmıyorsa onun her yerini kesip, delik deşik edebilirsin. Onu bir odaya kitleyip üstün ırkına yarayacak tüm aşıları, ilaçları deneyebilirsin. Ölsünler, sorun değil. Günah sayılmıyor.
Bilim, varsayımların deneylenmesiyle sonuca ulaşılan bir uğraş. Hemen hemen sayısal veri içeren her bilim dalı aynıdır. Bir varsayım vardır, deneylerle gözlemlersin doğruyu ararsın ama OBJEKTiF bir şekilde. Din (dolaylı olarak başörtü), aşırı milliyetçilik (kendi ırkını diğerlerinden üstün görme) gibi kavramlar bu OBJEKTiFliği ortadan kaldıran olgulardır. Bunun en basit örneklerini MATEMATiKSEL verilere dayanmayan bilim dallarında görebiliriz. Tarih örneğin.
Şöyle ki; allah'ın olması bir varsayımdır, insanların hepsinin bu varsayıma inanıyor olması onu GERÇEK yapmıyor. Ama kimseye 'inanma' diyemezsin. inançtır, inanır. Gerçekler çoğu zaman inancı değiştirmez. Bugün insanların MiTOLOJi olarak değerlendirdiği geçmiş yunan tanrıları, semavi dinlere inananlara 'şaka' gibi gelebilir. Çünkü tanrının 1 tane olması DAHA mantıklıdır mevcut şartlar altında. Bundan 1.000 yıl sonra da Hristiyanlığın 'MiTOLOJi' olmamasını hiçkimse garanti edemez. Diğer semavi dinler içinde geçerlidir bu durum.
Daha detaylandırayım: Müşrik kadınları, iman etmedikçe nikâhlamayın. Bir müşrik kadın, sizin hoşunuza gitse bile, iman etmiş olan bir cariye herhalde ondan daha hayırlıdır. ( (bkz: Bakara 221.ayet))
burada cariye dediği seks kölesi kadınlardır, seks için kullanılmasa bile o dönemlerde alınıp satılabiliyorlardı. Sene 700'ler: Allah'a ortak koşan(müşrik) kadın, bir köle kadından bile değerlidir. Öyle süper bir tanrı ki bu, köle kadını insan yerine koyuyor. Köle kadınlar artık evlenebiliyor. Arabistan'daki köle kadınlar için bir mucize olsa gerek o dönem için.
Sene 2015 açısıyla; öyle bir derman ki bu kitap, 'köle yasak kardeşim' diyecek bir hümanistlik seviyesine gelememiş. insanlar mevcut ANAYASA ile edindiği haklar sayesinde bu kölelik sistemini yasaklamışlar. Aslında bazı yasaklar 'özgürlüğün' kapısını aralar, herkes göremez. Bugün kadınları türkiye'de köle yapmak kolay değildir. Yasalar vardır, adalet vardır. Temelleri Sekülerizm (laiklik yada dünyacılık) üstüne kurulu bir devletin bireyleriyiz. Tanım gekirse; toplumda ahiretten ve diğer dinî, ruhanî meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket bu aslında. Türkiye bu hareketin içine birçok avrupa ülkelerinden önce girmiş bulunmaktadır. Türkiye'de eşcinsellik yasal boşluklar nedeniyle suç sayılamıyorken (ki bu boşluğun kasıtlı yaratıldığı kanısındayım. Serbest desen kıyamet kopar, cezalandırsan ne diye cezalandıracaksın ortada bir suç unsuru yok. Erkek birisi, başka bir erkeği seviyor. Buradaki suç nedir?) ingiltere'de 2.dünya savaşında Eşcinsel askerler SAVAŞIN ARDINDAN idam edilmiştir. Benzer şekilde Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilirken avrupa'da bu hakların kazanımı 1950 yıllarını bulmuştur. Türkiye'de çok partili hayata geçilmesinin ilk denemelerinde ezilen kadınlar (aralarında başörtülü bacılarımızda vardır) Nezihe Muhiddin öncülüğünde 'kadın partisi'ni kurmuşlardır. 'KADIN HALK FIRKASI'. Aslında sessiz bir çığlıktır bu ama aşırı cinsiyetçi olması nedeniyle kapatılmıştır. Bir diğer edindiğimiz bilgi; her parti kapatılması anti-demokratik bir hareket değildir.
Kadınların başörtüsü konusundaki 'özgürlük' çığlıkları aslında bir sonraki nesilde yetişecek kadınların hor görülmesi, toplumdan dışlanması, arka plana itilmesi, evine kapanması, bilimden ve dünyadan uzaklaşmasına zemin hazırlamaktadır. Örneğin; tacizin normalleşmesi süreci. 'Dekolteli giyen tecavüzü hak eder.' diyen bir ilahiyat profesörünün olduğu bir ülkedeyiz Prof. Orhan Çeker adı da, Konya Selçuk Üniversitesinden. Bu başörtülü bacılarım, şimdilik 'kot pantolon' giyen kadından daha masum görünüyor diye ilelebet böyle mi olacağını sanıyor? Herkes kara çarşaflara büründüğünde 'başörtülü gezenler tecavüzü hak eder.' olacak sırada. Sorun dini değil, kadın düşmanlığı özünde. Farkında değilsiniz başörtülü bacılarım. Erkekler için bunları söyleyemiyorum çünkü hemcinslerimin çoğu 'kadınlardan üstün olduğunu', 'kadınların erkekler için yaratıldığını', 'kadınların erkeklerden sonra yaratıldığını' düşünüyor. Kaynakları? esasında kuran tabiki, yahudilikte daha detaylı anlatılır kadın yaratılışı. Tabi daha eski bir kitap olduğundan daha saçma gelebilir. Okumak isteyenler; (Kitab-ı Mukaddes, Tekvin: 2/18-23) kuran; 'zaten yasak meyveyi yiyende havva değil miydi?'
Erkeklerin çoğu kadınların kendilerine rakip olmasını sindiremiyor. Kadının erkeğe göre giyinmesi, konuşması gerektiğini düşünüyor sanki 'cinsellik' sadece erkekte var olan bir olgu. Kadın onu azdırdığında tacizi-tecavüzü hak görecek kadar zıvanadan çıkabiliyor erkekler ki tacizin önüne geçmenin yolunun kadının kapanmasıyla bir paralellik göstermediği aşikar. Bugün başörtülü bacılarımız tacize uğramıyorlarsa mini etek giyen bacılarına teşekkür borçlular. Bir gün mini etek giyen kalmayınca sıra başı açığa gelecek. Başı açık giyinen kalmayınca başörtülüye gelecek. En sona çarşaf var. Ama daha oraya çok var gibi. Abarttığımı düşünebilirsiniz, antalya'ya giden vardır. Alanya'da sahilde üstsüz turistler güneşlenir. O kadar üstsüzün olması nedeniyle bikini giyen kadına kimse dönüp bakmaz. Anlatabildim mi? Sorun kadında olmadığı gibi, çözümde kadında değil...
Bize anayasayla verilen bir diğer hak; eğitim hakkı. Karma eğitimle birlikte erkek-kız öğrenciler birlikte okumaya başladı malum osmanlı'da kız çocukları okuma-yazma ardından evlenmek için evinde bekliyordu. Başarı sırası olsun, ders geçmesi olsun kadınların erkeklerden daha gerizekalı yada başarısız olduğunu kanıtlayacak bir delil halen bulunamadı. Olsaydı tüm alimler bas bas bağırırdı. Bugün başörtü bacılarımız 'tek cinsiyetçi eğitim haktır.' diyebilir. Bir insanın istediklerinin olması 'özgürlük' değildir. 'Özgürlük' bu kadar basit birşey değildir. Başörtü sorunu çözülüp kadınların yarısından çoğu kapanıp, kalan yarısı da 'iş hayatından' çekilip evine kapanıp sadece doğurup çocuk büyüttükten sonra sıra 'karma eğitime' gelecektir. Erkekle-kadının yanyana oturması, okuması dinen caiz değildir. Kaynağa gerek yok, şayet kuranda süre olmamasına rağmen islamiyet diyerek yaşadığımız ARAP KÜLTÜRÜNÜN getirisidir bu. Karma eğitim, laiklik zırvasıdır. Kadınlarla erkeklerin bir arada çalışması bile laiklik zırvalığıdır. Bu konuya çözümü Mısır Üniversitesi Hadis Bölüm Başkanı Prof. izzet Atiya şöyle çözmüştür: ''işyerindeki erkeği emziren kadınlar tacizden kurtulur.'' Şaka değil. işyerindeki kadın erkeğe emzirirse, erkeğin süt annesi oluyormuş. Ancak bu şekilde dinen caizmiş çünkü erkek süt annesi olunca o kadına artık o gözle bakamıyor efenim. Çok saçma gelebilir lakin bu adam dini otoritetir. Başörtülü bacılarıma duyrulur. Emzirin kurtulun yoksa hep peşinizdeyiz...
Kadınların bu 'başörtü özgürlüğü' konusunu özellikle erkeklerin savunuyor olması da arka plana itildiğinin kanıtıdır. Tabi tercihtir bu giyilebilir, kimseye giyme diyemezsin ama ÜNiVERSiTE için bu geçerli değil. Örneğin dünyanın varoluşunu araştıran bir jeolog, şayet koyu bir müslümansa ve kafasını başörtülü bacılarına özgürlük için harcıyorsa bu konuda pek ileriye gidemez. Bilimsel bir varsayım yapmadan önce, zaten birşeyleri var saymıştır. ilerleyemez. Aynı konuda evrim içinde geçerlidir. Önce adem yaratıldı, ardından adem uyurken allah havva'yı yarattı diyen bir insan evladı, fosilleri incelerken o OBJEKTiF bakış açısına sahip olamaz.
Dünya insanı modelinde eğitim veren bir kurumda 'başörtüsü' yahut 'kipa'(yahudi şapkası) nın serbest olması saçmalıktır. Aynı şekilde üstünde kocaman 'ben yüce bir türküm' yazan tişörtle gezen bir insandan bilim insanı olmaz. Ha üniversiteden bir şekil PROFESÖR olur ama saygınlığı olmaz. Keza Türkiye'de üniversiteler günden güne dünya başarı sıralamasında geriye gitmektedir.
Başörtüsü özgürlük diyen bacılarım, kaldığınız yurtlarda akşamları evde olmanız gerekiyor. Özellikle ikinci öğretimlerin üstünde felaket bir baskı var, biliyorum. Sizin 'sokakta gezme özgürlüğünüz nerede?' Kayıp. Birçoğunuz akşamları şehir nasıldır, haberi yok izin alıp dışarı çıkamıyor baba baskısından, abi baskısından, mahalle baskısından.
Kızının sözünden çok, yurt müdürüne güvenen babanın başörtülü çocuklarısınız çoğunuz. Üzmek için söylemiyorum sadece bilin istiyorum: başkasının çizdiği bir resmin içini, ellerinizdeki renk renk pastellerle doldurmaya çalışırken kendinizi özgür hissediyorsunuz, hiçbir resmi siz çizmediniz...