1.
-
Şaşırtıcı olandır.
--spoiler--
Amerika'nın Massachusetts eyaletinin Haverhill şehrinde 1907 yılında bir deney yapılıyor.
Deneyi yapan kişi Duncan Macdougall adında bir doktor.
Doktor Macdougall, ölüm döşeğindeki hastaları için özel bir yatak yaptırmış.
Bu yatak bir onsun onda ikisine kadar duyarlı bir tartı şeklindeymiş.
Bir ons 28 gram olduğuna göre, bu tartı 5.6 grama kadar ağırlıkları çok hassas biçimde ölçebiliyormuş.
Dr. Macdougall ölmekte olan altı hastasını, ölümden hemen önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonra bu tartı-yatak sayesinde tartmış.
Amacı, insanın ölmeden önceki ağırlığı ile ölümden sonraki ağırlığını ölçüp, ‘‘bedeni terk eden ruhun'' bir ağırlığı olup olmadığını belirlemekmiş.
ilk hastasını ölümden önce tartmış. Ölümünden hemen sonra yaptığı ikinci tartıda ağırlığından 1 onsun dörte üçü kadar kaybettiğini görmüş.
Bir ons, 28 gramdır.
Bu durumda hastanın kaybettiği ağırlık tam 21 gram oluyor.
Peki bu ağırlık kaybı, solunum sistemindeki ıslaklığın ve terin buharlaşmasından kaynaklanmış olamaz mı?
Dr. Macdougall, ‘‘Hayır olamaz'' diyor.
* * *
Çünkü ölümden önce bu iki olguya bağlı ağırlık kaybını da ölçmüş. Dakikada bir onsun altmışta biri (0.4 gram) oranında gerçekleşiyormuş.
Oysa ölümle birlikte aniden 21 gram ağırlık kaybı oluyormuş.
‘‘Böbreklerden boşalan bir miktar idrarın da yatakta kaldığı dikkate alınırsa, ağırlığı etkilememesi gerekir'' diyor.
Geriye tek faktör kalıyor.
Akciğerlerdeki havanın boşalması.
Doktor bunun da deneyini şöyle yapmış. Yatağa kendi yatmış ve ciğerindeki havayı boşaltmış. Ancak bu, tartının ibresinde hiçbir değişiklik yapmamış.
işte o nedenle kesin teşhisini koyuyor:
‘‘insan ruhunun maddi bir ağırlığı vardır ve bu 21 gramdır.''
--spoiler--