rıfat ılgaz

entry62 galeri
    46.
  1. sınıf adlı kitabı yayınlanınca öğretmenlikten atılmıştır. verem olmasında öğrencilerinden ayrı kalması çok etkilemiştir. hastanede veremli olarak yatarken hapishaneye götürülmüştür. halktan yana, özgürlükten yana, sömürüye karşı savaşan, bağımsızlığı savunan bir yazara bu hak görülmüştür.

    kitabın içinde yoksul köylüler, köyden kente göçmüş işsiz insanlar ve ekmek parası, kömür parası bulamayan insanlar yer almıştır. bu insanlardan söz ettiği için düzeni bozmaktan 6 ay hapis yatmıştır. hapisten çıktığında ne öğretmenliği kalmıştı, ne de sağlığı yerindeydi. verem sonucunda hayatını kaybetmiştir.

    biz bu günlere öğretmenler olarak geldiysek; rıfat ılgaz'ın çektiği acılar sayesindedir.

    rahat uyuyunuz sevgili öğretmenim, sizi hapise atarak madden öldürmüş olabilirler. fakat düşünceleriniz genç ve çağdaş öğretmenlerde yeşermektedir.
    sevgiler öğretmenim!...

    veremli olarak hapishaneye girmesine sebep olan kitaptan bir bölüm sizinle paylaşmak istiyorum:

    ilk şiiri çocuklarım, -çocuklarım dediği öğrencilerim-

    --spoiler--
    yoklama defterinden tanımadım sizi,
    benim haylaz çocuklarım.
    sınıfın en devamsızını,
    bir sinema dönüşü tanıdım.
    koltuğunda satılmamış gazeteler,
    dumanlı bir salonda.
    kendime göre karşılarken akşamı,
    nane şekeri uzattı, en tembeliniz,
    götürmek istedi küfesinde.
    elimdeki ıspanak demetini,
    en dalgını sınıfın,
    isterken adam olmanızı,
    çoğunuz semtine uğramaz oldu, okulun,
    palto ayakkabı yüzünden.
    kiminiz limon satar balık pazarında,
    kiminiz tahtakale'de çaycılık eder.
    biz inceleye duralım, aç tavuk hesabi,
    tereyağındaki vitamini.
    kalorisini taze yumurtanın,
    karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta?
    çevresini ölçtük, dünyanın.
    hesapladık, yıldızların uzaklığını,
    orta asya'dan konuştuk,
    laf kıtlığında,
    birlikte neler düşünmedik?
    burnumuzun dibindekini görmeden,
    bulutlara mı karışmadık?
    güz rüzgarlarında dökülmüş.
    hasta yapraklara mı üzülmedik?
    serçelere mi acımadık, kış günlerinde?
    kendimizi unutarak.
    --spoiler--

    bu kitapta geçen sınıf şiiri mahkum olmasına kanıt olarak gösterilen şiirdir:

    --spoiler--
    yaka silkerdi kadıoğlu'ndan;
    kime çekmiş derdi, bu yezit! ..
    öyle ya, iyi adamdı babası,
    kapısı açıktı, otuz ramazan.
    memleketin ileri gelenlerine.
    alikıran, başkesendi sınıfta,
    lafı ağzımıza tıkar
    zorla dinletirdi, ineklerinin.
    kaç kova süt verdiğini,
    ve motorlarının gülcemal'i.
    nasıl geçtiğini, çaltıburnu'nda.
    ve sen, gözünü budaktan esirgemeyen halil'im.
    kıyı kıyı kaçardın, kadıoğlu'ndan.
    yemek paydosunda bizden saklı.
    bir baş soğanı yoldaş ederdin.
    saçta pişmiş mısır ekmeğine.
    her salı,
    sergi açardın cami önünde,
    tuz satar, yumurta toplardın
    gümrükçü'nün hesabına.
    biz aynı gün hesaplardık, hocamızla.
    şu kadar bin liranın ne getirdiğini,
    yüzde beşten şu kadar senede.
    ertesi gün karşımızda kıvırırdın.
    yarım ekmekle çarşı helvasını.
    benim yumruğuna sıkı halil'im,
    çekerdin sineye kadıoğlu'nun,
    yakası açılmadık küfürlerini;
    tuhaf gelirdi, uysallığın.
    nereden bilecektim, onların çiftliğinde.
    babanın yanaşma olduğunu.
    --spoiler--
    0 ...