Spotify'ın son dönemlerdeki bana attığı başka bir kazık. Yanlış anlamayın, benim ruhani dengemden kaynaklı bir kazık, parça bir harika. Sanki Spotify bile birşeyler demeye çalışıyor bana. Neyse uzatmadan çevirisini atalım buralara.
--çeviri--
bu hisle daha fazla savaşamayacağım.
ve hala bunu serbest bırakmaktan korkuyorum.
arkadaşlık olarak başlayan şey,
daha güçlü bir hale geldi.
keşke bunu gösterecek gücüm olsaydı.
kendime buna sonsuza kadar direnemeyeceğimi söylüyorum.
korkmam için bir sebep yok diyorum.
çünkü birlikteyken kendimi güvende hissediyorum.
hayatıma yön veriyorsun,
her şeyi netleştiriyorsun.
ve ben kaybolsam bile,
seni gözden kaybetmiyorum.
sen penceredeki mumsun,
soğuk, karanlık bir kış gecesinde.
ve düşündüğümden de fazla yaklaşıyorum sana.
ve bu hisle daha fazla savaşamayacağım.
neden savaşmaya başladığımı unuttum.
artık bu gemiyi kıyıya götürme,
ve kürekleri kıyıya atma zamanı, sonsuza kadar.
çünkü bu hisle daha fazla savaşamayacağım.
neden savaşmaya başladığımı unuttum.
ve yerde sürünmek zorunda kalsam bile,
kapını çarpıp gel,
bebeğim, bu hisle artık savaşamıyorum.
hayatım bir girdap gibi seni gördüğümden beri.
zihnimde çemberler çizerek dönüp duruyorum.
ve sürekli seni takip ediyor gibiyim, kızım,
çünkü tek başıma asla bulamayacağım
yerlere götürüyorsun beni.
ve ben kaybolsam bile,
seni gözden kaybetmiyorum.
sen penceredeki mumsun,
soğuk, karanlık bir kış gecesinde.
ve düşündüğümden de fazla yaklaşıyorum sana.
ve bu hisle daha fazla savaşamayacağım.
neden savaşmaya başladığımı unuttum.
artık bu gemiyi kıyıya götürme,
ve kürekleri kıyıya atma zamanı, sonsuza kadar.
çünkü bu hisle daha fazla savaşamayacağım.
neden savaşmaya başladığımı unuttum.
ve yerde sürünmek zorunda kalsam bile,
kapını çarpıp gel,
bebeğim, bu hisle artık savaşamıyorum.
--çeviri--
