Ve birden gökyüzü mavi-pembe aydınlık bir renge büründü.Oysa bunun şimdi olması imkansızdı,çünkü saat henüz sabahın 3'üydü.Ne oluyordu? acaba bu rüya mıydı? Evet evet...bir rüya olmalıydı.Gerçeğe , akla ..herşeye aykırıydı bu saatteki berrak , pırıl pırıl ,aydınlık masmavi gökyüzü.Üstelik baktıkça içini huzurla dolduruyordu.Yüzünde anlatılması imkansız bir mutluluk vardı.Dudakları tarifsiz bir gülümsemeyle dolu,yüz kasları gevşemişti.
uyanmak istedi.Kendisini çimdikledi.Uyanıktı...Lavaboya gidip yüzünü yıkadı.Uyanmak istiyordu.Bunların rüya olduğunu kendisi de biliyordu.Uyanınca her şey normale dönecekti.Böyle anlatımsız mutluluklar ancak rüyada yaşanırdı.Normal değildi bu yaşanan.Yüzünü yıkadı.Mutfağa gidip kendisine sıcak bir kahve yaptı.Kahvesini bitirdikten sonra diğer odaya geçti.Artık uyanmıştı.Pencereye yaklaştı ve az önce gördüklerini yalanlamak istercesine perdeyi açtı.Aman Tanrım...Gökyüzü öncekinden daha canlı renklere bürünmüştü.hala pırıl pırıl idi ve üstelik şimdi yıldızları da görüyordu.uzansa elleriyle yaklayacak gibiydi.Kayan yıldızları seyrediyordu , sanırsın ki havaii fişek gösterisi vardı.
Saatine baktı.Şimdi sabahın dördü olmuştu.Yaşadıklarını unutmak istiyordu , çünkü hala inananmıyordu.Herşey normale dönmeliydi.Normale...Günlük stresli yaşamdı normalden kastı.Ve yaşamın olağan sıkıntıları.Böyle abartılı mutluluklara yer olmamalıydı yaşamda.Daha önce hiç tatmadığı bu tuhaf , iç huzuru veren ,anlam yükleyemediği duygular,bu güzel gökyüzü nasıl olurdu?
Bir süre daha seyretti gökyüzünü.Hava yavaş yavaş aydınlanmaya başladı.Güneş doğuyordu.Banyoya gitti , traş oldu.Takım elbisesini giyinip, kravatını taktı.Karısı ve çocukları hala uyuyordu.Önce hanımını uyandırmadan usulca alnından öptü.Çocuklarını birer birer öpüp kokladı.Az önce yaşadıklarının etkisindeydi ve içi huzur doluydu.Yavaşça kapıdan çıktı ve işine gitti.