-halkının kütüphane kundakladığı, hizbullah'ın yüz bin kişilik mitingler yaptığı, müzelerin kundaklandığı kentlere orantısız bir nüfusla doluşmuş(çünkü istanbul'a, izmir'e, aydın'a götünü yaymışlar memleketlerine gitmiş oluyor) medeniyetin anti-tezi konumunda ve kesinlikle seküler ve şeriatçı olarak ikiye ayrılmış bir halk arasında hemen olmasa da ilk 30 yıl içinde muhakkak gelişecek bir iç savaş.
-sınır kapılarında bizi geri alın diyerek yeşil balgamlar fırlatan kekolar, sınırın bizim tarafında ise sağda solda devletin kolluk kuvvetlerinin gözü önünde götü kesilen kaçak kürt göçmenler.
-bölgenin maden yetersizliğini (elazığ, malatya, erzincan bölgesini kimse kekolara vermez) ve coğrafi zorluğunu düşündüğümüzde tuvalet fırçalamak, dönercilik, dilencilik gibi işlerde çalışan diasporanın yardımları dışında ayakta duramayacak sikko bir ekonomi.
-ermenilerin hak ettiği ettiği toprakların tamamını içine alması bakımından ermeni sorununu hemen hemen tamamen üstlenilmesi. (en çok ermeninin kırıldığı üç il: van, bitlis, diyarbakır)
-nitelik olarak yetersiz bir halk olmasından ötürü devlet kadrolarının ehil olmayan kişilere bırakılması yüzünden gerçekleşecek, her türlü uluslararsı ilişkilerde kusursuz bir sıçış.
-maksimum 50 yıl sonra tekrar türkiye'ye bağlanması isteği.
ne kadar kötü bir tablo değil mi? bu tablonun tam tersi güzellikte olanı ise 'türkler kürtlere bağımsızlık verirse olacaklar ?' sorusunun cevabı.