''Yıl 1909: 31 Mart Ayaklanması
Yıl 1930: Menemen Olayı
31 Mart Gerici Ayaklanması ile Menemen'de Asteğmen Kubilay'ın başını ''Şeriat isteriz'' diye kesenlerin arasında tam 21 sene var. Ve o gün Menemen'de Cumhuriyet 7 yaşında idi.
Yüreği kan ağlayan Mustafa Kemal, Anadolu Ajansı aracılığı ile milletine:
-''Hadise Din meselesi değil, Dil meselesidir'' demişti.
Ardından Hutbe'yi, Ezan'ı, Kuran'ı ana dilimize çevirtti. Fakat devrimlerini tamamlayamadan ve kökleştiremeden aramızdan ayrıldı.
Atatürk'ün yaptığı ne varsa üstüne bir tuğla konulmadı. Ve mevcut tuğlalarda tek tek parçalandı.Kendisinden sonra o koltuğa kim oturduysa, ondaki yüreğe ve akla sahip değildi.
Şimdi kendim sorup, kendim cevaplıyorum.
Arapça ibadete mecbur muyuz?
Hayır. Dini kurallar bakımında Arapça ibadete mecbur değiliz.
Dünyadaki hangi uygar ülke Allah'ına kulluk ödevini, inandığı dinin ibadetini bir yabancı dille yerine getiriyor?
Arapça kutsal mı?
Hayır. Türkçe veya ispanyolca ne ise Arapça da odur.
Peki Atatürk neden Arapça ibadete karşı idi?
Misal 31 Mart Ayaklanması'nın baş aktörü olan Derviş Vahdeti, camilerde ve kışlalarda, meşrutiyet yönetiminin şeriata aykırı olduğu ve gavur icadı olduğu yönünde bildiriler dağıtıyordu. Ayaklanma bastırıldıktan sonra ele geçirilen bu ARAPÇA bildirilerin içeriği hakimleri dehşete düşürmüştü.
Çünkü bu bildirilerin konuyla hiç alakası yoktu Hatta aralarında ''gusul abdesti nasıl alınır'' sorusunun bile cevabı vardı.
Kendi hayatımdan örnek vermek gerekirse, babaannemin kutsal saydığı ve mutfağının kapısının üzerine koyduğu Arapça metinin, aslında 1956 yılına ait kamyon reklamı olduğunu anladığımızda yıllar geçmişti.
Mesela yarın, camiden çıkan insanlara sorun ezanın anlamını...
Bilmeyenler bilenlerden fazladır...
Muhafazakar bir toplumuz. Çok partili hayata geçtiğimiz ilk andan beri ufak aralıklar hariç hep sağ partiler iktidardaydı. Aziz Nesin'in Zübük adlı eserinde olduğu gibi de hep din bezirganları ön plandaydı.
2015 Türkiye'sinde de durumumuzu tarafsız bir gözle ele alabilme cesaretine sahipseniz başınızı yastığa rahat koyamazsınız.
Ama bana göre çözüm tek.
Ana Dilde Kulluk Hakkı...
işte o zaman din bezirganları aç kalacak, demokrasi gerçek anlamını bulacaktır.
Çünkü bugün anadilimizde ibadetten yoksun olmanın karanlığı içindeyiz.''
Yazı tarih tarih dergisinin imtiyaz sahibi Ahmet Özgür TÜREN'e aittir.