koalisyon dönemi vs tek parti dönemi

entry6 galeri
    2.
  1. limitsiz güç ve yetki irade sahiplerini yoldan çıkarır, saptırır, yozlaştırır kısa sürede hak tanımaz, hukuk bilmez dediğim dedik kestiğim kestik, hastalıklı kişiliklere dönüştürür. buna inancım tam. halihazırda 'ak parti' örneği mevcut.
    dahada sadeleştirelim konuyu. insan olarak ele alalım ve kendimizi sorgulamaya başlayalım. ele geçirdikçe, sahip oldukça, kazandıkça daha fazlasını isteriz. doymak bilmeyen bir iştahımız vardır. yetinmeyi bilmeyiz. tek partili yönetim tarzı da bu içgüdelere haizdir. rte'nin başbakanlık ve cumhurbaşkanlığından sonra başkanlık konusunda diretmesi bu içgüdüsel açlığın, doymak bilmezliğin en gözde örneği olabilir sanırım.

    bununla beraber koalisyon hükümeti, birden fazla siyasi fikrin bir araya gelerek oluşturacağı yönetim tarzını simgeler. şuan en umut verici örneği almanya'da olandır. bir çok avrupa ülkesi ekonomik krizle boğuşurken almanya bu dalgalanmalarda dim dik ayakta kalabilmiştir. ama türkiye siyasi tarihine baktığımızda umut verici, rol model olabilecek kayda değer bir örneği mevcut değildir. 2002 öncesini hatırlamamız bile koalisyon anlayışının hafızalarımızda çok derin izler bıraktığını görebiliyoruz. faili meçhuller, terörle mücadele kapsamında yapılan örtülü ödenekler, suç örgütlerinin fazlalaşması ve devletle olan ilişkilerinin belgelenmesi, ekonomik dar boğazlar, ''kara çarşamba'' diye hatırladığımız dibe vuruşlar, her ay açılan zam paketleri, koltuk savaşları gibi daha bir çok örnek verilebilir. ve buna karşın neredeyse söylenecek tek bir olumlu tarafının olmaması düşündürücüdür.

    şu halde değerlendirmeye tabi tuttuğumuz yönetim modellerinde istikrarsızlık, kutuplaşma, çatışma ortamı, güvensizlik, yozlaşma ve mali krizler kaçınılmaz esaslar olmuştur. bu esaslara göre geleceğe umutla bakmak ve insan kaynaklı uzlaşılara bel bağlamak zor görünüyor. her defasında güven duyulmuş, inanılmış, desteklenmiş oluşumların siyasiler eliyle sabote edilmesi toplumun bilinç altında kemikleşmiş iltihaplar meydana getirmiştir. bunun için toplumun neyin doğru neyin yanlış olduğunu çözümleme gücü ''güven'' duygusuyla beraber tahrip edilmiştir.

    bu tarihsel yolculukta bitap düşmüş toplum, gittikçe ''bananeci'' vurdumduymaz, kayıtsız, günübirlik kitlelere dönüşmüştür.
    sırtı dönük kitlelerin farkındalığını, sosyal alınganlığını hayata geçirmek etkin kılmak kolay olmayacaktır.
    0 ...