askeri ve sivil bürokrasi iktidarının ideolojisidir, ve fena bir kamburdur. parlemento tiyatrosu ile gizlenen ordu diktatörlüğünün adıdır.
türkiye benzeri üçüncü dünya ülkelerinin neredeyse hepsinde benzer oligarşik sınıf egemenlikleri görülmektedir, dolayısıyla benzer ideolojiler egemen ve resmi ideoloji olmaktadır.
kemalizmin dayandığı sınıf, ordu ve ordunun toplum ile olan ilişkisini halletmede aracısı olan sivil bürokrasidir. bu noktada güçler ayrılığı iddiasının bir inandırıcılığı yoktur. hiçbir kurum, tsk ve kemalist ideolojiyi karşısına alamaz. en güncel örneklerden bir tanesi şemdinli iddianamesini yazan savcının görevine son verilmesidir. darbeler ve 28 şubat ise parlementer sistemin sınırlı bir alan içinde faaliyet göstermesine izin verildiğinin açık bir kanıtıdır.
kemalizm bağımsızlıkçı bir ideoloji de değildir. koca bir yarı sömürge içerir. ve emperyalist zincir içerisinde ona biçilen çevre ülke rolünü başarıyla oynamaktadır. israil ve abd ile sayısız askeri ve sivil anlaşma mevcuttur. bir nato üyesidir türkiye.
kemalizm, diğer bütün azınlık diktatörlüğü ideolojileri gibi iktidara geldiği andan itibaren geçmişi çarpıtan, inkar eden ve kendine göre tekrar tekrar yazan bir ideolojidir. eğitim sistemindeki ağırlığı ve diğer üst sınıflar ile olan ittifakı sayesinde 80 yıl yıkılmadan ezebilmiştir alt sınıfları.
kemalizm son derece milliyetçidir. devlet eliyle organize edilen büyük bir zorunlu göç ile kendi içinde eritemeyeceği farklı sesleri dışladıktan sonra, potasında türkleştirmiştir anadolu insanını. kurtuluş savaşı olarak isimlendirilen savaşı yunanistan kazansaydı ve anadoluyu kontrolüne alsaydı, bugün hararet ile kemalizmi savunan insanlar, aynı hararetle helenizmi veya onun bir varyasyonunu savunacak, ne mutlu yunanım diyene diyecekti. aynı şiddetle osmanlı devletini ve türkleri barbar olarak niteleyip kurtuluş savaşına kurtuluşu barbar türklerden kurtuluş ve anavatana kavuşmak olarak tanımlayıp gene kurtuluş savaşı diyeceklerdi.
bunların dışında, sanayileşme, okuryazarlık oranı gibi toplumsal gelişim kalemlerinde gösterilen sıçrama, bir ideolojinin sınıfsal eleştirisinde yer sahibi olmadıkları için övünülecek şeyler değildir. örnekle açıklamak faydalı, nazizmin veya stalinizmin başardığı endüstriyel büyüme oranlarını dünyada çok çok az ülke başarabilmiştir.
2000lere gelindiğinde küreselleşen sermaye ve ab projesi, kemalizmin kapalı sınırları içinde kurduğu tartışılamayan iktidarını sallamaya başlamıştır. belki ekonomik olarak toplum içindeki gelir dağılımı daha da kötüye gidecektir ancak eğitim sisteminden kemalizmin sökülüp atılması ve özgür düşünceye daha yaklaşabilen insanlar ile yaşamanın değeri ölçülemez.