Kısaca değil, doğru bir şekilde değerlendirmek gerekirse:
Türkçülük Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ideolojisidir. Bu ideolojinin ilk fikir babaları Yusuf Akçura, Ziya Gökalp ve ismail Gaspıralı gibi Osmanlı'nın kurtuluşunun Türklüğe bir dönüşten geçmesi gerektiğine inanan bir takım ilerici fikir adamılarıdır.
Zamane kanıya göre, Kültür milliyetçiliğinin daha kapsayıcı bir fikir olduğuna kanaat getirmelerine rağmen, üç tane Kürt isyanı Kültür milliyetçiliğinin bu topraklarda tutmayacağını tescillemiştir, ve bir sonraki kuşak Türkçüler, yani Atsız Ata ve yol arkadaşları, milliyetçiliği kültür milliyetçiliğinden ırk ve etnisite tabanına oturtmuşlardır.
ikinci dünya savaşı zamanında Türkiye'de Nazilerin tek yerel işbirlikçisi olan tek parti yönetimi, Sovyetler tarafından üzerindeki baskıyı hafifletmek için, zaten memlekette uzundur aynı sebepten ötürü tahammül ve teşvik ettiği komünistlere çatan, ve onları ifşa eden Türkçü fikir adamlarını bu anlamda kurban etmeye kalktı. Bu teşebbüsten zor bela kurtulan Türkçü akımın Almanya'nın yenilmesi ve Sovyetlerin etki alanını genişletmesi ile beraber, Türkiye'de de Komünistlerin git gide artan etkisi artık iyice batmaya başladı. Ama yine de ülkede sağlam bir anti-komünist akım gelişmemişti.
Sovyetlerin artan küstahlığından ve tehditlerinden bıkmış olan demokrat parti yönetimi çareyi iki kutuplu bir dünyada Amerika'dan taraf olmakta buldu.
NATO'ya girildi, Kore'de savaşıldı. Demokrat Parti'nin 27 mayıs süreci ile saf dışı bırakılmasında bir rol oynayan Alparslan Türkeş, ki kendisi 1944 davasında da yer almıştır(ama Atsız'ın yol arkadaşlarından biri değildir), Amerika'ya gayrinizami harp üzerine eğitim almaya gitti ve döndüğünde ülkede komünizme karşı örgütlü bir hareket kurmaya girişti.
Bu yolda koyu bir yoğurt olan Türkçülüğü sulandırarak ayran yaptı, ve genel halka daha fazla hitap edebilmesi için işin içine dini de kattı.
Ama seversiniz ya da sevmezsiniz, ülkede bir şekilde komünist propagandaya, ve yeri geldiğinde komünist silahlı hareketlerine direnebilecek bir güruh oluşturdu.
Kendisini Türkçülerden ayrı bir kefeye koymak amacıyla da bu güruha "ülkücü" adını verdi, ve ideolojisini Türk-islam ülkücülüğü olarak koydu.
Türkçülüğün aksine, Türk-islam ülküsü, etnik değil, kültür bazlı bir milliyetçilik idi. Bugün Türkçüler ile Ülkücüler(ya da Türkeşçiler) arasındaki en büyük tartışma konularından biri de işin içine dinin girmesi değil, Türk milliyetçiliğin neyi esas alacağıdır. Ama her ne olursa olsun, hem Türkçü, hem de Ülkücüler, 68-80 arasında aynı şekilde Komünizme karşı savaş verdiler. Bazı kimseler onlara "yerel işbirlikçi" diyebilir. Ama hiç bir ülkücünün Amerikan bayrağına selam durduğuna dair ne bir fotoğraf, ne Amerika'ya karşı açık bir sempatisini belirten bir yazısını bulamazsınız, ama Amerikan karşıtı solcu arkadaşların Sovyetlere gram laf dokundurmadığını, Stalin aşığı olan sözde halk yazarlarını baştacı yaptığını belirttikten sonra Ülkücülerin kullanılmış olsalar bile, bunu bilinçli bir şekilde yapmadıklarını söylemek yalan olmaz.
Ülkücülüğün, en azından Alparslan Türkeş yorumu ile belirlenen Ülkücülüğün ırkçı olmadığını, kültür milliyetçiliğine ve hatta bir yere kadar din kardeşliğine dayandığını söylemek mümkündür, ama Ülkücülüğün sermaye taraftarı olduğunu söylemek aynı şekilde bir zırvadır. 5000 kişi bu dava uğruna şu ya da bu para babası uğruna şehit olmamıştır, ama bu devlete, Başbuğ Atatürk'ün kurduğu bu devlete her daim saygı duymuş ve devletin yaşamasını istemişlerdir.
Bu 5000 kişi içinde bu dava ileride fikir adamı ve beyin takımını oluşturacak nice gençleri feda etmiştir, o sebepten ötürü de bugüne kadar gelenler arasında fikriyat fazla yaşamamış, ama zamanında Komünizme karşı yönlendirilen haklı şiddetin 1991'den sonra hedefsiz kalması sonucunda mafya ve benzeri yerlere yönelmesine yol açmıştır.
Ama yine de, bugün Ülkücü hareket, ister Türkçü/Atsızcı, ister Türkeşçi olsun, Türkiye'de Milliyetçilerin aynı çatı altında doğru düzgün teşkilatlanıp iş yapabildiği tek harekettir.
9 ışık ister kaideye alınsın ya da alınmasın.
Farklar vardır, ama elbette bu farklar da bir şekilde aşılır.