id , nefis olarak, ego benlik , superego ise vicdan olarak adlandırılabilir.
nefis yaratılıştan gelen arzu ve isteklerdir.cinsellik, açlık gibi.
benlik ise nefsi kontrol eden parçadır. insanın kendisinin farkında olmasıdır.
vicdan insanın çevresinden haberdar olması, kendisinden başka insanların düşünce, hareketlerini umursaması halidir. empati vicdan konusu içinde değerlendirilebilir.
bilinç ise insanın kendisi ve çevresinden haberdar olma durumudur.
yukarıdaki tanımlara bakılacak olursa aslında, insan bilincinin 2 parçası yani ego ve süperego göze çarpar. bilinci oluşturan bu 2 önemli parçanın birisinin eksikliği veya fazlalığı, veya sakatlanması insan bilincini ve algılarını, düş dünyayı anlama ve değerlendirme yetisini etkiler.
bir insanın bilincinde kasıtlı olarak yapılan oynamalar, ego ve süperego yada benlik ve vicdan üzerindeki manipülasyonlarla yapılabilir, günümüzde moda tabirle zihin kontrolu sanırım budur.
özellikle insan zihnine doğrudan mesaj vermek için görsel ve işitsel yolları kullanan medya aygıtları, benliği olumsuz yönde etkilerken, aynı şekilde etkilenmiş benliklerin olduğu bir toplumun vicdanını sakatlar ve değiştirir.
toplumun vicdanı görevini, düne kadar yazılı olmayan örf-adet, kolluk kuvvetleri ve yasalar ile inanca dayalı kısıtlama ve emirler oluştururken, günümüzde vicdani değerler medya yoluyla yapılan manipülasyonların etkisiyle değişmekte, medyanın gücü, örf-adet, yasalar ve malesef inançtan gelen geleneklerin üzerinde bir etki oluşturmaktadır.
sermaye düzeni tekelindeki medya, izleyici ve okuyucunun bilinçaltında, yaşamak için gerekli saldırganlık dürtüsünü kullanıyor , toplumda bir tüketim ve marka çılgınlığına, dolayısıyla insanların bağımsız bireyler olmasını engelleyerek, aslında herkesin birbirini taklit ettiği bir ego yarışı yaratıyor.
bu durum vicdan yada süperegonun, sermaye tarafından paralize edildiği, öte yandan nefsin şahlandırıldığı böylece subkortikal (bilinçaltı) hareket eden insanların oluşturduğu bir toplum yaratıyor.