Yersiz bir tartışmadır. Amerikayı yeniden keşfetmeye çalışmak yersiz.
i.kafesoğlu, B. Ögel, Z. V. Togan'ın defalarca üzerine vurgu yaptığı gibi Türkler ve Moğollar henüz proto-Türk evresindeyken aynı kültüre sahip bir bütündü. Akademik çevre tarafından kabul gören bu görüş Moğolların ve Türklerin yü-eçhi evresi sonrası Moğol ve Türk olarak iki ayrı kültür, medeniyet odağı haline geldi. Zira orta asyanın siyasi teşekkülü zamanla bozularak yeni siyası oluşumlarla ve coğrafi unsurlarında etkisiyle şimdi ki ayrı etnik unsurlara bölündü. Daha güncel bir örnek olarak dağlık bölgelerde halen varlığı bilinen Gagavuz,yuva,hakas köyleri çevre unsurlarla kaynaşmamaktadır. Bunun sebebi ise dağlık bölgelerde mahfuz bir yaşam sürmeleridir. Moğol Türk ayrılığı da buna benzer bir şekilde gerçekleşti. Zamanla kuzeye çekilen Moğollar, Türklerden ayrı bir kültür ve medeniyet haline gelirken yü-eçhi etnik unsurunun zamanla Türklerle aralarında tampon bölge görevi görmesiyle ayrılık bir hayli arttı. yü-eçhileri bitiren Mete Moğol sahasına komsu olduğu sıralarda Moğol ve Türk ayrımı yapılabilmekteydi.
kısaca Moğollar ve Türkler tarihin başlangıcından evvel aynı kültürel, sosyal medeniyet bünyesindeyken zamanla dış unsurlarında etkisi altında birbirlerinden mahfuz kalarak ayrı kültürel odaklar haline geldiler. Ancak aynı öze mensuptular. Bugün her alanda gözlemlediğimiz Moğol-Türk çizgisinde ki benzerlik bu evreye dayanır. Bu benzerlik ve aynı özden gelimin en büyük delilleri dil ve onun yaşayan kelimeleridir. Bu konu hakkında ali tayyar önder büyük çaplı araştırmalar yapmıştır. Moğol ve Türk dili üzerine yaptığı araştırmalar konuyu tek başına aydınlatmaya yeterlidir.