şuan tam olarak açıklayamayacagim bır histir.
daha bu gün sokakta yürürken, bır apartmanın, aşağılarda bır yerde üstü açık ama önü kapalı bır çıkıntı seklinde oluşturulmuş hafif balkonumsu, beyaza boyanmış tahta camların önündeki bisiklet oyuncağı.. öyle bır his koydu ki icime küfrettim. sanki bu his cok tanıdıktı. aciklayamıyorum ama cok tanıdık bır histi, unutmuştum, ama hissiyati hala içimdeydi.
az önce eski kitaplarıma baktım, birden cok garip geldi, benim gibi durmuyordu bır daha okumazdim onları, ama bır an için onları da bır oyuncak gibi düşünüp tekrar okuduğumu hayal ettikçe birden kahroldum. içim o kitaplara işlediğim anı ve duygularla doldu, evet bu kitapları asla okumazdim. ama yaşlanırsam eğer, gençliğimi hatırlamak için okurdum ve o'nu da hayal edeyim dedim, her kelimede her cümlede her sayfada o hissiyati yasadım, o unuttuğum anıların yogun hissiyatını. tam kaybolmamıştı ama sanki uzun bir hayat süzgecinden geçmiş ve hepsi berraktı. o histen bır anda nefret eder oldum hafızamı geri istiyordum.
ama biliyorum ben pislik bır ınsanım, uzun bır ömür yaşayıp camın önündeki masanın kenarında ki sandalyede oturmuş, elimin altında bır kitap, dışarıyı izleyip hala insanlara aç bır şekilde düşüncelere dalarak öleceğim. cok iğrenç, umarım öyle salakça bır durumda ölmem.