Risk büyük olduğundan ne kadar elektrik üreteceği ile ilgilenmediğim santraldir. olası bir kaza halinde ki memeleketimizde doğru düzgün maden bile işletilememektedir, 10 km çapındaki alan boşaltılmak zorunda kalıyor ve oradaki çevre kullanılamaz hale geliyor. genetik bozuklukların çevreye verdiği zarar da cabası.
Ayrıca nükleer atıkların nereye gönderileceği sorunu var. Uzun süredir ilgilenemedim ancak en son nükleer atıklar anadolunun ortasına trenle götürülerek geçici depoda biriktirilecek ve daha sonra rusya ya verilecekti. Bu işlemler tren yolu kullanılarak yapılacaktı. Rusya da bizde bu atıkların barındırılması hakkında para talep edecekti. Muhtemelen hala böyledir. Çünkü zaten nükleer atıkların saklanması ile ilgili daha doğrusu ne yapılacağı ile ilgili dünya da süregelen bir problem mevcuttur. çünkü bu atıklar 200 ila 300 yıl sonra radyoaktivitelerini kaybederler ve zararsız hale gelirler. Taktir edersinizki 200 300 yıl bu atıkları güvenli bir şekilde korumak büyük sorun.
bu yüzden isterse 10 Atatürk Barajı kapasitesinde elektrik üretsin. bu risk alınmamalıdır. güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, dalga enerjisi karşımızda bir seçenek olarak durmaktadır.
her millet yaptığı yanlışların bedelini bir gün öder. umarım çocuklarımız bizim yaptığımız yanlışın bedelini ödemez.