enerji konusunda kendini akademik referanslarla öne çıkaran "vatanseverlerin" rüzgar ve güneş enerjisine bok atarken farazi örnekler yerine eldeki gerçek örneklere (hadımköyde bazı fabrikaların kendi enerjilerini-hatta daha fazlasını- kendilerine ait tek bir rüzgar gülünden karşılamaları gibi) bir göz atsalardı keşke. bir de nükleer santral yapmanın enerji üretimine olan katkısı yüzünden değil, taşıdığı telafisi olmayan riskler ve bu güzide memlekette kömür ocakları, inşaat vb metodolijisi çok net çözülmüş çok basit işlerde bile ne kadar basiretsiz, talihsiz ve ihmal, yönetim, denetim vs kaynaklı sorunlar yaşandığını düşünürsek, bu risklerin ne kadar yüksek olasılıklara ulaştığını gözardı etmek sebebiyle vatan hainliği olduğunu anlamak gerek.
kimse enerji üretimi vatan hainliği demiyor. 3 gün sonra bi radyoaktif mevzu olursa anca amerikadaki paralellere atarlar boku ya da o güne özel bulurlar illa bi günah keçisi. belki de gerçekten paralel bir yapılanma yüzünden olur olaylar. ne farkeder. hiçbiri de "bu tesisi biz yaptık buraya" demez. götümüzde patladığıyla kalırız.
korkuyoruz arkadaş anlayın artık. ülkede yaşanan binlerce yönetim mallığından sonra böyle bir bombanın varlığından korkuyoruz. geri dönüşü yok. telafisi yok.
bütün bu uyarılara rağmen o nükleer yapılır ve bir gün korktuğumuz başımıza gelirse (allah korusun) bu işe vatan hainliği demek neden hafif kalır anlarsınız.