gıda fiyatlarının giderek artış göstermesiyle beraber kendini iyiden iyiye hissettiren krizdir.
bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama sanki daha geçen sene (veya ondan önceki sene) her şey yarı yarıya ucuzdu. et reyonlarının ise kimse yüzüne bile bakmıyor. sanırım bakmak da parayla olmuş.
şaka bir yana kıt ekonomi bilgimle benim anladığım şu, aslında cebimizde para falan yok. ya kredi kartı, ya çek, ya zart, ya da zurt ile ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz. henüz bir kıtlık yok, ne ararsanız bolca bulabiliyorsunuz (tabii ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır). beni yanlış anlamayın bu arada, bu bolluğu akp'ye bağlayacak değilim. koalisyon hükümeti ile bugünlere gelseydik de bu bolluğa kavuşacaktık zaten. o yüzden "mısır gevreğini ülkeye akp getirdi" "akp sayesinde cebimiz iphone gördü" diyen mallara aldanmayın. bu bolluğa karşılık gelecek para yok, onu anlatmaya çalışıyorum. her şey bolca var ama uzaktan melül melül bakıyoruz.
son olarak bizden daha derin krizler yaşayan, 10 gezi parkı eylemi gücünde eylemlere sahne olan güney amerika ülkeleri abd'nin bolca dağıttığı sıcak para ile üretimi desteklerken, güney kore aynı parayla teknoloji piyasasına bomba gibi girerken biz ne yaptık? ev yaptık *. ali ağaoğlu'yu zengin ettik. sıcak paranın ülkeye faydası güney amerika ülkeleri ve güney kore'ye kıyasla çok çok çok çok çok ufak oldu.
not: geçmişteki krizlerden örnek verecek olanlar için söyleyeyim; babamın yıllarca çalışıp emekli olduğu, en bunalımlı dönemlerinde bile maaşların kesintisiz ödendiği fabrika bile geçtiğimiz yıllarda iflas etti. yine babamın geçim sıkıntısı nedeniyle girdiği, son derece zengin müşterileri olan (petrol zengini araplar) başka bir fabrika iflasın eşiğine gelip babam dahil onlarca işçinin işine son verdi. ya ülkede kendini iyiden iyiye hissettiren bir kriz var, ya da benim babamda bir cenabetlik var. *