Festival filmlerinde bir süzgeç mekanizması herzaman mevcut olmuştur, ama bu mekanizma politik noktaları acıtacak şekilde ve daha çok farkındalık yaratması göz önüne alındığında bu süzgeç mekanizması dahada daralıyor, ne yapsamda bu filmi gösterime sokmasam diye elinden geleni ardına koymuyor. Filmin yönetmeni hastahane'de belki de son zamanlarını geçirirken onun eserini sansürlemek o insana ne hissettirir varın siz düşünün. Hani demokrasi vs. gibi sıradan veryansılara girmeyeceğim. Ülkenin nasıl faşizan bir gidişat içinde olmasının ayak seslerinin yansımasıdır bütün bunlar.
Nefesim Kesilene Kadar filmine bilet alıp izlemeyi beklerken, tepki olarak filmin yapımcısı ve oyuncuları sahneye gelerek filmi gösterimden çektiklerini duyurdular ve kısa bir basın açıklaması yaptılar.
ardından bir çok yapımcı-yönetmenin dahil olduğu ulusal yarışma ve belgesel filmlerinin neredeyse tamamının festivalden çekildiği duyuruldu. diğer filmlerde de arkasının geleceği kesin.
Bu filmler elbette gösterilecek, kimse şüphe etmesin. belki de daha fazla kişi izleyecek.
bu durumda bize gösterdi ki, aslında bizim bağımsız olarak bildiğimiz festivaller meğerse çok bağımlıymış. Artık alternatif festivaller ve büyük büyük şirketlerin sponsorluğu olmadan festivaller düzenlemenin vakti gelmiştir. iksv belkide sponsorların tepkisinden dolayı filmi gösterime sokmadı yada başka nedenler.
Artık dev şirketlerin yada iktidar partisinin tekelinde olan festivaller bağımsızlığını yitirmiş ve otokontrol sistemine bütün filmleri dahil ederek sansür uyğulayarak gösterime sokmaya başlamıştır. Duyarlı her film izleyicisine düşen görev de bu duruma tepkisini bir şekilde ortaya koymaktır. Haysiyetli işler yapmak, Haysiyetli bir şekilde yaşamak lazım.
