efenim kızılay'a arabayla 10 dakikalık bir mesafede oturuyorduk o dönem. ben de çocukluktan beri orada olmanın verdiği bilmişlikle, bulunduğum gün ve saate bakarak dolmuşların durup durmayacağını kestirecek kadar yolların ustası olmuştum. hatta tarkan filmindeki ama amcamın dediği gibi, dolmuşların doluluk oranını adeta "kulaklarımla görmeyi öğrenmiştim". her neyse böyle durumlarda da, hemen gider, dolmuş beklediğini anladığım 4-5 kişiyi ayarlar, köşedeki taksi durağına gidip taksiciyle de fiyatı kararlaştırıp dolmuş fiyatına giderdim kızılay'a.
yine böyle bir gün, arkadaşlar çoktan buluşma yerinde yerlerini almış, beni arayıp duruyorlar, dolmuşlar kesinlikle duracak gibi değil. baktım köşede 3 tane teyze var. hemen gittim yanlarına, "teyzecim isterseniz taksiyle gidelim dolmuşlar durmaz, boşuna beklemeyelim, dolmuşla aynı fiyata götürüyorlar" dedim. teyzeler sanırım ilk kez karşılaştılar böyle bir şeyle, çok tedirgin şekilde birbirleriyle fısıldaştılar filan her neyse, bindik biz. ben öndeyim tabii. kızılaya yaklaşırken, teyzeler paralarını ayarlayıp verdiler bana, ben elimi attım cüzdana, açmamla, şok geçirmem bir oldu. cüzdanımda, değil paraya dair bir iz, para getirsin diye konmuş hurma çekirdeği bile yoktu. o an yaptığım flashbeckle, bir gün önce çarşıya çıkan anneme "benim cüzdandan para alıp gelirken de bana hede alırmısın" dediğimi hatırladım. annem de para üstünü vermeyi unutmuştu tabi. sonra işte ben sanki kapatıp tekrar açınca birden paralar peyda olacakmış gibi salakça hareketlere girişince taksici de teyzeler de anladı olayı. hakkımda muhtemelen kızılaya beleşten gitmek için böyle bir numara uydurduğumu düşündüler ama teyzeler biz verelim 2 lira nolcak, taksici abi ya yok yeğenim 2 liradan nolcak filan dediler ve bir şekilde konu kapandı ama o cüzdanın boş olduğunu hissettiğim o 15-20 saniyede gerildiğim kadar çok nadir gerilmişimdir.