Karışık duygular içerisinde olmak bu başlığa mahsus herhalde. Kendimden yazayım. Abim gittiğimde ki abimi çok severim hep bir üzüntü kaplardı içimi. Kötü oluyordum belki gözyaşı dökmüyordum ama en az gözyaşı dökmüş kadar oluyordum. Daha sonra kafayı derse gömdüğümde veya oyun oynağımda hep gitmesi aklıma gelirdi. Her gidişinde bana aynı cümleyi fısıldardı "Sen de geleceksin ortalığı inleteceğiz". Sonra bir gün abimin ağır bir trafik kazası geçirdiğini öğrendik. Apar topar uçakla ankara'ya gittik. Abimim durumu ağırdı. Yoğun bakıma alınmış komaya girmişti. O günü hastanede geçirdik. Abim birara komadan uyanmıştı sadece beni yanına istedi. Takılmış solunum cihazları arasından şu cümleyi kurdu hırıltıyla "Sonunda geldin ve ortalığı inlettik". Daha sonra yeniden komaya girdi ve uyanamadı. Ben ise o üzüntüyle 1 ay kendime gelemedim. Daha sonra öss'ye girip puanım geldiğinde tek istedemediğim yer vardı "ankara". Fakat kader beni ankara da bir üniversiteye gönderdi. En sevmediğim belki de nefret ettiğim şehre. Abimi benden almıştı bu şehir en sevdiğim en saygımı kazanan insandı o. Ankara'ya her gidişimde bu karışık duygular içerisinde oluyorum. Yine de buraya az da olsa sevgimi kazandıran yılmaz erdoğan'ın ankara şiiriydi. Şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.