peder. başıma gelen en kötü şeyler hep pederden nerdeyse.
bakın yazıyorum, okuyun ulan ayılar.
orta okul zamanı, evin yanında kocaman bi' bahçe var, boş arsa işte. benim perderin de alkolle ufak bi'
sıkıntısı var. aşırı sever. uzun süre içki içemedim onun yüzünden. herneyse, okuldan çocuklar geldi o arsada,
top tepicez, ama nizamı mandalina ağaçları dikilmiş resmen, 10 yıl sonra çocuklar burda top oynar da
bu iki mandalina ağacı da onlara kale olsun diye, peve selam olsun. eve geldim, anahtarım yok. kapıyı çaldım açan yok.
arkadaşın biri yanımda. içerden resmen uluma sesleri geliyor. tahmin ettim tabi, bizim peder yine içkiye vurdu,
sızdı, homurdanıyo yatakta. utandım, aldım çocuğu doğru arsaya.
bir saat top teptik sonra pederle arkadaşı çıktı evden, ikisi de alkol yani ikisi de birer litrelik rakı, gündüz saati.
ben utandım, yerin dibindeyim, bunlar iki sarhoş, kol kola birbirlerine yardım ediyorlar güya,
derken kocaman dikenli kaktüs tarzı bi' ağacın üstüne düştüler. utancım zirvede kalkamadılar 5 dakika.
ben yerimden kıpırdayamıyorum.
çocuk yaklaştı bana, "aa babanın arkadaşı sarhoş olmuş, baban da ona yardım etmeye çalışıyor" dedi.
inanır mısın utancım iki katına çıktı. sevilirdim çocukken, beni seven insanlar o küçük kafalarıyla,
o küçük yaşta babama toz konduramadılar, pavlovun kopegi' nin babası sarhoş değil, o iyi olan bu hikayede
dediler. ahh, neler yaptın bana baba.