Artistik fotoğraflarınızın yerine al yıldızlı bayrağı koyarak görev yerine getirilmiştir duygusuyla rahatlayın bakalım...
Sizi gidi "fırsatçılar" sizi...
Halka bayrak asma çağrıları yaparak galeyandan prestij çıkarmaya çalışın bakalım...
Sizi gidi "avantacılar" sizi...
Halka bayrak dağıtıp yürüyüş yaptırarak "işte vatansever bir belediye başkanı" havası basın bakalım...
Zaten benim sözüm, sizin gibi fırsatçılara, avantacılara, küfürbazlara değil...
Benim sözüm...
27 yıldır bu topraklarda süren "düşük yoğunluklu savaş"a ve verilen onca şehide rağmen...
Ne Türk'ün Kürt' ne de Kürt'ün Türk'e bir tek gün bile "düşman" gözüyle bakmadığı o derin kardeşlik hukukunu gözetip kollama kararlığında olanlaradır.
Çünkü...
Gün, fırsatçının, avantacının, küfürbazın, düşüncesizin, yükselen dalganın üzerine binmek için, heyecana gelip mantığını kaybetmişin ya da tepki gösterişçisinin günü değildir.
Gün, "kardeşlik bayrağı"nı yükseğe, en yükseğe dikme iradesini gösterenlerin günüdür.
Durup iki saniye düşünmek bile...
Düşmanın asıl hedefinin, bin yıllık kardeşlik bağını darmadağın etmek olduğunu anlamaya yetip de artar...
O halde...
Tehlikeli bir "galeyan kardeşliği" oluşturmak yerine...
"Heyecana kapılıp mantığı savuşturmak" yerine...
Dağıtalım bu sersem galeyan halini...
Sesimizi yükseltelim...
Türk ile Kürt arasındaki o derin hukukun bayrağını yükseğe, en yükseğe dikelim.
Düşmana inat..."
ahmet hakan'ın 24 ekim tarihli yazısından alıntıdır.