çok güzel kitaptır, hayatımdaki yeri de büyüktür amma velakin peyami safa'ya şunu sormak isteğiyle yandım tutuştum kitabı okurken..peyami safa'nın kendi ağzından konuşturduğu ütopya (bkz: simeranya) yaratıcak kadar müthiş , mükemmel görünümlü bi kişi var kitapta..herkesi sakinleştiren telepatisi kuvvetli , bütün fikir akımlarını sindirmiş , huzuru bulmuş biri..ve sürekli aşık olduğu bi kızı düzeltmeye çalışıyor..hatta sonunda kız onun gözünde yoldan çıkmış , yollu olmuş bi kız oluyo ve ondan yüksek değerleri uğruna vazgeçiyor..kız da * adeta yaptıklarının cezasını çekercesine kendini kazara yakıyor ve ölüyor..şimdi soruma gelince: nasıl oluyor da bu kadar bilgili kültürlü bi adam kendisinin yarı yaşında bi kıza aşık oluyor..hatta o kızın annesi de bi zamanlar bu adamın metresiyken..diyeceksiniz ki , işte burda üstad aşk hariç her şeyin mantıkla açıklanabileceğini göstermiş böyle de müthiş bi ders vermek istemiş ki ben de öyle düşündüm başta..vay be dedim , koca adam onca dünyayı dolaşsın yeni eğitim modelleri bulsun , thomas moore misali ütopyalar yaratsın hem de aşkın tanımlanamaz olduğundan dem vursun..ama ikinci kere okurken , baktım ki her 10 sayfada bi meraL'a öğütler verirken kendisi aşkın tanımını yapmış..işte o an ikiyüzlü bi karakter gibi geldi kitaptaki bana..şu çok güzel konuşan ,fikir kolajı terzileri gibi olan ama yaptıklarını uygulamaya gelince bunu becremeyen biri gibi..ama belki de peyami safa burda da hiç bi insan mükemmel değildir, bak adam o kadar müthişimübermenschim sandı kendini ama kızı tavlayamayınca kudurdu zaaflı yaratıklarızvesselamdemeye çalıştı kim bilir..