küçük hayatlarda ki deliliklerde kendi çapında oluyor tabi, bugün maaşa son 4 gün kalmış olmasının verdiği özgüvenle depoyu fulledim uzun süredir istediğim bir türlü fırsat bulamadığım için alamadığım meraklanmalara doyamadığım " redd hayat kaçık bir uykudur " albümünü aldım ve yola koyuldum. yanlış anlaşılmaları önlemek adına söylemeliyim ki bu yola koyulmanın amacı bir yere varmak değil albüm dinlemektir. araba kullanmayı benim kadar seven varsa aranızda tabi ne demek istediğimi anlayacaktır. albüm en güzel arabada trafiksiz bir yolda amaçsızca giderek dinlenir. zaten yolla koyulmanın tek amacı kaçmak olmadığı zamanlarda yazılmış olmalı o güzel şiirler, o güzel şarkılar..
günün güzelliği izinli olmamdan kaynaklanmıyor tabi ki, sorunsuz yaşanan ilişkilerinde hakkını vermek lazım. ailelerde çıkar gözetmeksizin gösterilen sevginin dışında çıkarsız bir ilişkinin bir parçası olmadıysanız henüz yaşadığım hazzı anlamanız mümkün değil. evvel zaman içinde diyebileceğim kadar uzun süre önce fark ettiğim yegane kuralın hayatıma kattıklarıyla başladı aslında her şey.
sıfır beklenti = sonsuz mutluluk.
pazartesinden çok bir şey umulmuyor tabi ama yine de bahsedilen kadar sendromluda değil kendisi. mesai bitiminden çok değil bir kaç imza önce telefonumun ekranına düşen "dışarıdayım, bekliyorum" mesajının ritmimi sabitlemesinden sonra çantamı aldım evle küçük bir telefon konuşması ve uçak modu.
yemek yapmayı sevdiği için mutfağına kimseyi almayan erkeklerden. ben daha çok o anın müziğini bulmakla zaman harcadım. sonunda " farid farjad / gece kafesi " kararına vardım. mutfak masasında oturup pratik birşeyler hazırlayışını izledim.
sofra hazırlandı. kimse kimsenin mesajdan önceki kısmına dahil olmadı. günün dedikoduları stresleri olayları kimseyi ilgilendirmediği gibi yemeğinde konusu değildi. zaten yemeğin bir konusu da yoktu. sözlerden çok sesleri sevdiğim için müzik mükemmeldi. yemeği beğenmemi umursamadığını biliyordum ama beğendiğimi dile getirmekten yine de vazgeçmiyorum. onunla ben asla biz olmadan hayatlarımızın bir bölümünü ortak tüketiyoruz.. yemekler yendi, sigaralar içildi bir sonbahar gibiyken içlerimiz yazı getirdik vücutlarımıza, halının üstünde boylu boyunca uzandık ( boylu boyunca dememe çokta aldanmayın kendisinden 15 cm kısayım) saçlarını kokladım, ayaklarıyla ayaklarımı ısıttı, ben onu tanımıyordum o da beni. yılların verdiği o naif kimsesizliğimizle sarmalandık. bambaşka iki hayatta ki bambaşka iki hiçtik! boynunda ki yaz kokusu, belimde ki parmak uçları, bu hiçlikten emin daha ne kadar kaybolabileceksek o kadar kaybolduk.. yokla var arasında ki o incecik sakinliğin tek sebebi benim hiçbirşeyim olmasından kaynaklanıyordu..
..
...
küçük kumlada mola verdim. güzel akşam oluyordu, deniz durgun, etraf sakin, hayatlarının sonuna gelmiş bir kaç insan. diğerinin kuyruğunu koklayan bir köpek bir kayığın yanına oturdum. güzel akşam oluyordu. aklımda sadece çıkarsız ilişkiler vardı. benden ne para ne sevgi ne makam ne mevki beklemeyen hayatımın hiç bir yerinde olan bir adam var ve ben onunla sadece zamanı paylaşarak sonsuz mutluluğu kucaklıyorum.. dönüş yoluna geçmek için akşam trafiğin bitmesini bekledim. dönüş yolunda redd devam ediyordu.
itiraf ediyorum ki;
eve geldiğimde gündemden uzak kalabilmiş olmaya çok sevindim, hali hazırda ki bu gündem! bu içine sıçılmış memleket sorunları, bu insanlıktan çıkmış gözü dönmüş caniler, bu vahşet haberleri asla ama asla mutlu olmamıza izin vermiyor.
ve annemin tek bir kanaati var ülkeye bir şey soktular!
..
itiraf ediyorum ki;
redd asla ama asla " boşver " ve " nefes bile almadan " şarkılarından daha güzel bir albüm yapmamış.
itiraf ediyorum ki;
bir adama verebileceğiniz en güzel şey dinginliktir. gün içerisinde yeterince boğuluyoruz ve nefessizlik çeken birini kendi nefessizliğinize ortak etmeyin. ilgi beklemek, sevgi beklemek, bir şey beklemek sizi içten içe kemirir, yorar ve öldürür.
elinizden geliyorsa ilgiyi sevgiyi tüketmeyin, üretin!
bir hayatın bir parçası olmak sizi tatmin etmesin.