genellikle 'ulan yanlış yapar mıyım acaba ya' endişesi eşliğinde eda ettiğimiz namazdır.
bu konuda hüseyin üzmez'in anlattığı bi olay var, zamanı gelmiş hemen nakledeyim.
hüseyin üzmez'in bi osman dayısı vardır; ama bu dayı öyle böyle bi dayı değildir, kendi çapında efsane...
bi bayram günü imam efendi bayram namazı nasıl kılınır anlatır ve namaza durulur. cemaatten biri de tefekkür alemlerinin kaçıncı katında idiyse artık, dalar ve ilk tekbirden sonra rükûya gider. sonra peşinden bi tekbir daha gelir tabi, ama diğer herkes kıyamda... garip adam şaşırmıştır, eğilse mi doğrulsa mı bilemez. işte tam
bu sırada osman dayımız patlar : ulan dürzü, hadi kulağın sağır hocayı duymadın, gözünde mi kör bu kadar adamı görmüyor musun. tabi artık ne cemaat kalır, ne namaz. kahkayı basan, ayrılır saftan.