eski sevgililer! sabahladığım
gül bahçeleri. ne yazdım
ve ne söyledimse, giz
açılsın diyeydi
yeni bir
gizle.
-bir yol
niye üç türlü gidilir:
öne, arkaya, yana?-
diye soruyordu çocuk
aynada
kendi suretimizi de
yitirdiğimiz
siyah günlerde.
beni artık
yağmurlu bir gün
kadar
bile anımsamayan:
diyor ki attar:
"nasıl yanıtlar ki sorunu
bu yolda hep kaybolan?"
birbirini yaprak
yaprak
soyan kim? per günt mü
soğan mı? hangi kar
zamanı vardır ki görmesin
yeşeren gecenin düşünü?
ikiz anlamlar! "ikiz
yazgılar!"
nasıl da karışıyor
dönenle gidenin izi
ve toprakta çürüyen gül
yaşamın da imi.
ben de bandım yıllarca
pişmek için, üzüncün
mürekkebine kendimi.
titrek
elimde sontag'ın ödünç
alınmış kalemi
ve ondan süzülen acı:
ister içe olsun ister dışa
"yazmaktı, sadece yazmak
bütün gezilerin amacı."
eski sevgililer! ölümle
başlayan söyleşinin ilk
ve hüzünlü
sözleri.