evet efendim dedemin bana aktardığı bir anısı da şu şekildedir.
yine aynı yıllar, modern ve laik atatürk türkiyesinin son sürat çağdaşlaşma faaliyetlerinde bulunduğu yıllar. genç cumhuriyet bir yandan 2. dünya savaşından korunmaya çalışırken bir yandan da yobaz anadoluyu laikleştirip çağdaşlaştırmak adına elinden geleni yapıp, laik ve cumhuriyetçi genç kadrolarla cansiparane bir şekilde gece gündüz çalışmakta.
evet efendim tüm bu faaliyetler devam ederken yaklaşmakta olan cumhuriyet bayramı için ankara dan tüm anadolu daki idari amirliklere tertip edilecek cumhuriyet resepsiyonuna dair bir yazı gönderilmiştir. yazıda ilçede görev yapan tüm memurların ve ilçenin ileri gelen çağdaş ailelerinin eşleri ve yetişkin çocuklarıyla beraber medeni ve çağdaş
kıyafetler giyerek resepsiyona katılması gerektiği belirtilmişti.( emredilmişti).
dedem de laik ve genç bir subay olarak ( üstelik bekar ) tüm hazırlıklarını yapıp büyük bir heyecanla ve çağdaş türkiye adına çağdaşlaşmaya dair çok önemli bir organizasyon olan resepsiyonun gününü beklemeye başlamış, derken o büyük gün gelmiş çatmış tüm davetliler gayet şık ve medeni kıyafetlerle ailece resepsiyona teşrif etmişler, resepsiyonun verildiği salondaki ambians gerçekten çok güzeldi, bir tarafta hafiften çalan klasik batı müziği, üzeri sınırsız içki dolu masalar, çağdaş ve laik cumhuriyet kadınını temsil eden son derece şık hanımefendiler, etrafta şeçkin davetlilere hizmet için fıldır, fıldır dönen beyaz ceketli ve papyonlu garsonlar, her şey çok güzeldi. dedem sevinçle ve gururla etrafına bakarak; ''teşekkürler ulu önder bize böyle çağdaş bir ülke bıraktığın için sana minnettarız ve çağdaş laik genç cumhuriyeti korumak için elimizden geleni yapacağız'' diye içinden laikliğe bağlılığına dair tekrar and içip, laiklik tazelemiş.
gecenin ilerleyen vakitlerinde orkestra insanları dans etmeye teşvik edecek müzikler icra etmeye başlamıştı, genç ve kanı kaynayan bekar bir subay olan dedem de yerinde duramıyordu artık, daha evvelden bir kaç kez gördüğü kaymakam hulusi efendinin kerimeleri ayla hanımdan az buçuk hoşlanıyordu ve onu dansa kaldırmak için yanına gidip, ''bu dansı bana lutf edermisiniz ayla hanım'' diyerek dansa davet etmiş ayla hanım elini genç ve yakışıklı bir subay olan dedeme doğru uzatırken, babası hulusi bey araya girip, ''ayla cığım bugün çok yoruldun, istersen bey efendiye dans edemiyecek durumda olduğunu söyle'' diyerek kerimeleri ayla hanımın dedemle dans etmesine emir vaki bir şekilde engel olmuş.
dedem hulusi beyin kızının dans etmesine karşı olan laik cumhuriyet kadrolarına bir şekilde sızmış yobaz eğilimli bir insan olduğunu hemen anlamıştı ve hulusi beye dönerek; efendi, ''efendi siz şimdi aleni bir şekilde cumhuriyetin çağdaşlaştırıp özgürleştirmeye çalıştığı ve kadının sınırsız hürriyetlerden istifade etmesini sağlayan cumhuriyet devrimlerine karşı mı geliyorsunuz '' diye sert bir şekilde çıkışarak üzerine doğru yürümüş ve yobaz olma ihtimali çok yüksek olan kaymakam hulusi efendiye okkalısından iki tokat yapıştırarak, hulusi beye; ''takım elbise giyip kravat takmış olsan bile siz laikliği yeterince anlayamamışsınız hulusi efendi, bu akşam yapmış olduğunuz laikliğe karşı davranışı rapor edeciğim buradaki herkes buna şahittir'' diyerek laikliğe ve çağdaşlığa karşı yapılmış bu eylemin vermiş olduğu hiddetle elinden bir kaza çıkmaması için salonu terk etmiş.
dedemin daha sonra yazmış olduğu rapor ve akabinde yapılan incelemeler sonucunda kaymakam hulusi efendinin gerçekten namaz kılan oruç tutan bir yobaz olduğu ve kendini kamufle etmek için kendisini ve ailesini modern ve çağdaş göstermeye çalışan bir yobaz olduğu ortaya çıkmış ve ivedi bir şekilde memuriyetten men edilmiş.
evet laik çağdaş türkiye cumhuriyetini ulu önder atatürk kurmuş ama dedem gibi sayısız insanlar bin bir fedakarlıkla savunup korumak suretiyle bugünlere getirmiş.
laik ve çağdaş türk gençliği olarak sizlere şükran duyuyoruz.
edit. ulan ne zaman okudun da eksiledin be yobaz. çok hızlısınız harbiden.