dönüp duruyor yol. sonunda orda durduk.
açık kapıdan gördük,
oturmuş yün eğiriyordu
elinde kirmeni.
kocaman bir yumak kapının orda yuvarlanıp kalmıştı.
Eşikten başımızı uzatıp:
'nasılsın?' dedik. sanki
bir sandalyenin yerini değiştiriyormuş gibi
'ölüp gidiyoruz işte!' dedi,
kaldırmadan başını.
günlük işlerdenmiş gibi ölüm.
bir rüzgâr dövüp duruyordu önündeki denizi
arada bir başını kaldırıp baktığı.