ihaneti hayat felsefesi olarak benimseyen ruhsuz kişilerin arkalarında bıraktıkları kusursuz eserler.
fakat bu eserin canlı olduğu, kalbinin attığı, bir ruhunun olduğu ve o ruhunun çok kolay yaralanabildiği çokça kez göz ardı edilmiştir. bildiğiniz taş heykellerden değil bu kesinlikle; bahsi geçen varlık bir insan. duygulanan, seven, sevilen, fedakarlık yapabilen, hatta size tüm hayatını bile adayabilen yegane canlı..
evet ortada paramparça bir ruh var. değer bilmezlik ve umursamazlık hançerleriyle delik deşik edilmiş, lime lime olmuş; yaşanır tarafı kalmamış bir ruh.
ve yine delik deşik bir yürek. atacak gücü bile kendinde zor bulan bir yürek..
ne mi kaldı geriye? bu yüreğin ve ruhun tez zamanda terketmeye hazırlandıkları bir beden. pek iyimser bir tablo değil ne dersiniz? peh peh..