dünyanın 7 harikasından biri olarak adlandırılmalarına rağmen, mısırlılar tarafından yeterince korunamamış ve baya baya mundar olmuşlar. korumaktan kastım da öyle restore etmek falan değil ha, bildiğin yıllarca hırsızlar tarafından yağmalanmış bu eserler. adamlar da başına bir polis, bir bekçi dikememiş...
sonuç olarak "lan biz bunlara açık arazide sahip olamıyoruz." deyip. içindeki, heykelleri, yazıtları, mumyaları, kısacası tarihi her haltı toplayıp (üzerinde hiyeroglifler olan duvaları bile sökmüşler) mısır müzesine taşımaya ve burada sergilemeye karar vermişler. kafalara gel hele... ha müze de bakımsızlıktan ölüyor, o apayrı bir mesele....
böyle eserler avrupa'nın her hangi bir ülkesinde olsa gözleri gibi bakar, piramitlerin kendisini dev bir müzeye çevirirlerdi. etrafında da kuş uçurtmazlardı ha. biz de gider dünyanın parasını bayılır hayran hayran izlerdik.
neyse hala gidip görmeyi planlayanlar için karşılaşılması muhtemel senaryoları biraz anlatayım;
öncelikle piramitler tahmin edilenin aksine baya baya şehrin ortasında. hatta kahire'nin tarlabaşı kıvamındaki bir semtinde. turistik bir yer olduğu aşikar olduğundan, dilenciler bu muhitte baya baya yol kesiyorlar. içinde turist olan taksilerin önüne atlayıp, durduruyolar. kapıları açmaya çalışıyorlar.
hadi onları atlattınız diyelim. piramitlerin olduğu bölge duvarlarla çevrilmiş, duvarların arkasında bir anda şehir bitip çöl başlıyor. ama önce antik mısır temalı incik boncuk satan yapışkan satıcılardan ve tur rehberlerinden kurtulmanız lazım. kaldı ki bu arkadaşlar içeride de bolca mevcut. buna ek olarak her taraf at ve deve boku.
valhasıl piramitlere ulaşana kadar sinirler baya bi bozuluyor. zaten içeride de sürekli cüzdanınızı telefonunuzu kontrol ederek dolaşıyorsunuz. tarihi eser mi geziyoruz, tarlabaşında mı yürüyoruz belli değil...
