insanların etik eşitsizliğine inanmayan kimselerce ortaya atılmış ve insanlık ayıbı olan lanetlik iddialar yığınıdır.
eski yunan filozoflarından tutun da kant a kadar uzanan düşünce adamlarının kafalarının saçmaladığı husustur.
ve uludağ sözlük denilen bu zımbırtının boğazına kadar gömüldüğü bataklıktır...
bakın, kendi etnik kökenimin şahsiyetimle alakalı hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
kendi etnik kökenimi edinmemle alakalı hiçbir çabam olmadığı gibi, bu yönde bir tercih hakkım da olmamıştır.
kendi etnisitemin, sizin etnisitenizden üstün tek bir noktası dahi yoktur.
ve sizin etnisitenizin de benim etnisitemi geride bırakacak tek bir noktası dahi yoktur.
bir topluluğun bir başka topluluğa nazaran daha iyi olduğu hususlar olabilir, bu doğaldır.
fakat bu müspet durumun doğumla gelen kimlikle hiçbir ilgisi yoktur!
hal böyleyken ve üstünlük takvadayken ve bu hükmü buyuran son elçi (s.a.v.) ''ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.'' şeklinde misyonunun mottosunu ortaya koyarken, ben nasıl olur da yönümü insanlıktan-insan olmaktan çevirip de, ahmakça kategorizasyonlar yapan ve diğer etnik aidiyetlere dair aşağılık iddialarda bulunan kin ve nefret yüklü biri olurum?
bu sözlükte, mensup olduğum etnisiteye atfedilen bir yığın çirkin yakıştırma var.
ensest ilişki, hilkat garibesi yaratılış, cahillik, kirlilik, pislik....vs. vs.
bakın bu yakıştırmaları yapan insanlara cevaben yine aynı mantıkla hareket ederek yazılar yazmaktan imtina ettim ve ederim.
aklımın ucuna gelmeyecek coğrafyalardan gelen, her biri farklı bir hikayeyi ve acıyı bağrında taşıyan nice nice güzel insanla tanıştıktan sonra böyle bir şeye tevessül edersem şayet, yaşadıklarıma, yüreğime, aklıma, aldığım terbiyeye ve inancıma (yani beni insan yapan her şeyime) ihanet etmiş olacağım.
misal, kalkıp da özgecan vahşetini tüm türkleri tecavüzcü şeklinde yaftalayarak değerlendirecek olursam, hakkaniyetten uzaklaşırım.
lice gözlü ceylanı paramparça eden askerlerin etnik kökenini baz alıp tüm türkleri barbar ve vahşi olarak nitelendirecek olursam, bu sözümden dolayı hesaba çekilirim...
batının birçok şehrinde yaşanan aileiçi tecavüzleri, zoofiliyi, eşcinsel vakaları, katliam hükmünde olayları ve bunun gibi birçok iğrenç olayı genelleme şeklinde sunacak olursam, haddimi aşmış, adaletsizliğe düşmüş olurum!
burnumu sürtecektir böyle bir cahillik...
ben iyiliğin de ve kötülüğün de şahsiyet meselesi olduğunu, şayet şahsiyet problemi varsa, bu problemi besleyen kaynakların kurutulması, bu kaynakların ayıplanması ve bu kaynakların yaftalanması gerektiğini düşünenlerdenim.
yoksa ''ey insanlar! doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. muhakkak ki allah yanında en değerli olanınız, ondan en çok korkanınızdır. şüphesiz allah bilendir, her şeyden haberdardır.'' hükmünü buyuran yaratıcı'nın (c.c) iradesine, o'nun takdir ettiği şeye dil uzatarak, onun takdirinden yalan yanlış şeyler devşirmeye çalışarak yani onun yarattığı kavimleri aciz halimle ve kıt aklımla kötü bir değerlendirmeye tabi tutarak haddi aşan cahillerden olurum.
bakın adına ebu cehil (yani cehaletin babası) denilen adam, aslında mekke'nin en önde gelen kişisi... bulunduğu toplumun liderlerinden... mekkeyi ziyaret edenlere ev sahipliği yapacak kadar prestij sahibi... asıl ismi de ömer... bu adam bu haline rağmen tarihe cehaletin babası şeklinde geçmiştir. cehaletle anılarak bu güne gelmiştir ve öyle de gidecektir. çünkü bütün bu sıralananlara rağmen haddi aşanlardandı! haddi aşanlardandı! haddi aşanlardandı! cahilliğin eseri olan bir kibir onu ne hale getirdi...
ille de düşmanlık yapacağım diyen dobra ahmaklar varsa da şu hükmü unutmasın:
--spoiler--
Ey inananlar, Allah için daima doğru hükmedin, adâlete tam uygun tanıklıkta bulunun ve bir kavme olan kininiz, sizi adâletten alıkoymasın. Adâlette bulunun ki bu, takvaya daha yakındır ve çekinin Allah'tan. Şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsinden de haberdardır.
--spoiler--
