özellikle çocukken birşeyler çalmamış olanların çocukluklarının bir tarafının eksik kaldığını düşünüyorum.
henüz 5 yaşındaydım mahallemizde pazar kuruluyordu o zamanlar. hangi akla hizmet ediliyordu bilmiyorum ama ısrarlarıma dayanamayan annem beni yaklaşık 100 metre ilerideki bakkala gönderiyordu. epmek almaya. ve annemin söylediği epmek sayısı kadar çokoprens alıp geliyodum her seferinde. bir gün çokoprensle birlikte tırnak makası da almıştım. bakkalın önündeki tezgahtan usulca alıvermiştim tırnak makasını, içinden törpü ve diğer temizlikler çin iki aparat daha çıkan tırnak makaslarındandı. ama ben onu çalmıştım ve o benim isviçre çakımdı. nasıl da kızarmıştım, hele bir de annem durumu farkettiğinde isviçre çakımı adama görürüp geri verme seansı vardı ki.
buna benzer eylemlerim devam etti ilkokul süresince. kleptomani boyutunda olmasa da iki elin parmaklarını geçer aşırdıklarım. ama her seferinde yaşadığım o heyecan, adrenalin yanıma kar kalmıştı. ayrıca çaldığım şeylere sürekli sahip olabilmek için evdekilerden de gizlemem gerektiğini öğrendikten sonra artık daha zevkliydi. *
9. arak koğuşu/metris
sonra erdem, hak ve emek kelimeleriyle tanıştım. ve bir daha yapmadım ama bakkala her girdiğimde içimde bir yerlerde bir çocuğun gözleri bakkalı gözlüyor hala, uygun zamanı kollayıp pizza krakerleri montumun içine doldurmak için.