aklıma her geldiğinde gülümsediğim yemektir. bundan evvel zaman önce ben 5-6 yaşlarındayken anneannem bi mevlüde gidecek olmuş. yer nazilli bilen bilir buranın bi aşağı nazillisi bi de yukarı nazillisi vardır. istikamet yukardan aşağıya. o zamanlar tüm yazı orada geçirdiğimizden benim oralarda pek arkadaşım da olmadığından favori eğlencem o taraflara yürümek. neyse konumuza dönelim. anneannem de bunu bildiğinden tutmuş elimden beni de götürmüş. ben tabi mutlu mesut geziyorum ama bir yandan da havanın sıcaklığından bunalmaya başlamıştım. mevlüdün olacağa yere geldik, anneannem tuttu beni yanına oturttu. hayatımdaki ilk mevlüt tecrübem. sıcaktan bunalmış bi halde otururken birden bi adam sesi gelmeye başladı bi yerlerden. ama ses öyle yüksek ki yerimden sıçradığımı hatırlıyorum, ne adamın dediklerini anlıyorum ne de kendimi duyabiliyorum. hocanın sesinden korkup başladım ağlamaya, olduğum yerde zıplayıp bi yandan da anneannemin eteğini çekiştiriyorum 'sen beni buraya neden getirdin? bu adam neden bağırıyo? götür beni burdan? böhühühü'. anneannem de yazık garibim ne olduğunu anlayamadı 'sen neden korkuvadın? du bakem bio bak keşkek yicez. az sonra kalkarız anaa de gidi deh' diye de beni sakinleştirmeye çalışıyo bi yandan. sonuç? tabi ki de o keşkeği yiyemeden kalkmışız oradan. yıl oldu 2015 hala söylenir bana 'bana o keşkeği yedirmedin hala aklımda' diye. günahım büyük.