hem de kullanılmış, kandırılmış, sömürülmiş bir ruh. hala da kanmaya ve hayal kurmaya devam ediyor; bak sen; hem de aldatılmış ruhuna rağmen sevmeye devam ediyor. ne de cüretkar?
ben de "kaldı mı hala böyleleri?" diyordum..
ortada bir tablo var. bir yanda ondan pişmanlık duymasını bekleyenleri görüyorum; "nefret et seni bırakandan; gebermesini bile dile, bırak ölsün!" diye tempo tutmuşlar. bir yanda da "intikam.. intikam.." diyen bencil ruhlar var. ne güruhlar ama.. ve ortada da tek başına ellerini başının arasına almış bir halde duran (ve bizim bahsettiğimiz) en asil duygunun insanı; o tüm bunlara kulağını tıkamış bir halde "seveceğim, sadece seveceğim. herşeye rağmen de sevdim. sevgi, adına pişmanlık duyulacak bir şey değildir; pişmanlığı haketmeyecek kadar asildir o." diyor.
ne yapmalı?
kanserli bir hasta gibi kalan son günleri değerlendirmeye mi bakmalı yoksa kalıp mücadele mi etmeli? karışık geldi değil mi? aslına bakarsanız diyecek fazla bir şey de yok; bu tür ihanetleri yaşayanlar genelde ne yapacaklarına karar verene kadar ölümün kollarına düşerler istemsiz bir şekilde.
kısır döngü bu; kaybetmeye mahkum olan zaaf (duygu) sahibi olan insanların aleyhine işleyen bir kısır döngü..