sözlük yazarlarının itirafları

entry163128 galeri video563 ses32
    117665.
  1. hiç utanmadın mı ?

    uçtuğumu hayal ederken; başım ağrımasın diye bere taktığımda kaybettiğimi anladım.

    sonunda benim de temkinli hayallerim vardı, büyümüştüm. bundan sonra; sadece uykumu alamadığım pazartesi sabahları zamanı durdurmak isteyecektim.



    bi köşeye çekildim, bakıyorum insanlara. hani o seninle hiç sevmediğimiz, sevemediğimiz insanlara.



    hepsi aynı telaş içinde. hepsi içindeki acıya şekil verme, tarif edilebilir acılar çekebilme peşinde. istiyorlar ki bi şarkı duysunlar, kelimesi kelimesine onların hislerini anlatsın. istiyolar ki bi film izlesinler, oğlan kızı/kız oğlanı aynı onların bir zaman terkedildikleri gibi terketsin. sanki çektikleri acılar şekillenince, etrafındakilere gösterilince, paylaşılınca daha çekilir olacakmış gibi. ne tuhaf.



    &&



    buluşurduk. kızılayda, aştide. kocaman sarılırdık birbirimize, sen hep ağlardın. utanırdım ben de acaba ben niye ağlayamıyorum, o daha mı çok seviyor beni diye. ellerimiz omuzlardan ellere inerdi, el ele tutuşup giderdik ikaros'a. veya sem'e, veya ezgi'ye, rüzgarın, değil, yolların götürdüğü yere.



    çantanı hep ben taşırdım. şikâyet de etmezdim hiç.. çok da ağır olurdu her zaman. bilgisayarının çantasını boynuna astığında, göğüslerinin arasından geçirmene kızardım. kötü bakıyorlardı çünkü, hatta herkes sana bakıyordu. normal zamanda bile çoğunluk sana bakıyorken seni öyle görmelerini istemezdim. tayt veya dar şeyler giymene de kızardım hep, ama şirinlik yapıp beni sustururdun.



    paramız olmazdı, parkta otururduk. bazen karlı, bazen yağmurlu olurdu ama, bulduğumuz ilk kuru banka otururduk. bazen tenis masalarına.. onlar da tozluydu oysa.



    otobüse binerdik.. çift kişilik boş yer bulunca otururduk. tek kişilik varsa oturmazdık, sen de oturmazdın. otobüslerin hızlı gittiğinden yakınırdın hep. "evlenince arabayı hızlı sürme tamam mı?" derdin. ankaradaki dolmuşçuların kabadayılıkları korkuturdu minik yüreğini, çapını ölçemediğim gözlerini yuvalarına tıkardı resmen.



    kahvaltı hazırlardın bana, sen salata hazırlarken çektiğim fotoğraflar duruyor. geçenlerde buldum bir yerlerde. o gün bana patates de kızartmıştın, hatta neydi o? garip bi adı vardı, kızartma ve rus salatası gibi karmaşık bir yemek yapmıştın. çok güzeldi, senin elinden olduğu içindi belki.



    çalışırdım. ofiste, evde.. rahatsız etmemek için biraz uzağıma otururdun. beni izlerdin. bir süre sonra senin orada olduğunu unuturdum. unuttuğumu anlardın. yerinden kalkar, gelir, öperdin. kendini hatırlatmak için. sanki birlikte uzun bir uyku uyumuşuz da pırıl pırıl bir sabaha uyanmışız gibi mutlu, kaldırırdım başımı bilgisayardan. gülümser, devam ederdim çalışmaya.



    bir üniversite binasında, duvar boyu cam, cama bitişik sedir misali uzatılmış ahşap bir seki. oturur, sırtını beton duvara dayardın. dizine yatardım. bana kitap okurdun. saatlerce. yorulunca, bu kez sen uzanırdın dizime. ben sana okurdum. kaç kitap bitirdik birlikte kim bilir?



    mantarlı tavuk sote. salata. salatama bayılırdın. kurtuluş'ta bir evin bodrum katında, bahçeye bakan pencerenin önünde oturur, yemeğimizi yer, gülüşür, sohbet ederdik.



    iki buçuk yıl sürdü ve neredeyse iki yıl geçti aradan. seninle ilgili aklımda bunlar kalmış. ve bir kaç "an" daha. kıskançlıklarını, bencilliğini, kuşatan, boğan, dal-budak filizlendirmeye izin vermeyen sevgini unutmuşum. bunları da unutmadan buraya yazayım dedim.



    kalbini çok kırdım. özür dilerim.



    gel yarın birlikte beypazarına gidelim. o eski ağaç evleri falan görelim, ne bileyim, belki kadınlar bize ekmek yapar oturur yeriz köy peyniriyle. beypazarı köy değildi demi? acaba güneşi kaçırıp dünyadan fidye mi istesek? yapamayız ki. uzay aracı lazım. acaba nasadan bir mühendisi kaçırıp uzay aracı mı istesek? yapamayız ki. acaba banka soyup mühendisi kaçırmak için bir araç mı alsak? yapamayız ki. acaba ordudan silah mı çalsak? yapamayız ki.



    her şey'in bitişik yazıldığını okulda öğrenmiştim ben. sen ve benim bitişik yazıldığımızı ise senden öğrendim.



    sen ve ben yerine biz olsak? yapamayız ki.



    &&



    + abi kendini nasıl o kadar küçültebildin?

    - neden ulan, sevdim..

    + kaç aydır çıkıyodunuz siz?

    - 2 buçuk yıl falan olmuştu.

    + 10 mayısta çıkıyodunuz yani, ankaraya geldiğinde..

    - evet.

    + bizim ö*** o gün üstünden geçti onun..
    15 ...