kabadayi

entry136 galeri
    31.
  1. gittim, gördüm, geldim. şimdi yorumlar;

    türk sineması iyi bir noktada. hollywood'da sıkça kullanılan ve gerçek oyunculuğu öldüren görsel efektlerin yeşilçam'da kullanıl(a)mayışı klasik sinema zevkini artırıyor. marlon brando'nun dediği gibi "yakın çekimlerde sahne, oyuncunun yüzüdür" ve şener şen yüzünü kullanışıyla artık bu işin doruklarına yakın bir yerde. mimikler, ses tonu enfes. türk sineması iki büyük usta yetiştirdi; biri şener şen, diğeri metin akpınar. ikisini de izlemek büyük keyif.

    kenan imirzalıoğlu kendi rolünü yapmış. bazı sahneler de yapmacık tavırlar olsa da filmin geneli içinde göze batmıyorlar. lakin sinirli olduğunu göstermesi gereken sahnelerde bu sinir halini yüzüne çok fazla yansıtıyor ve samimiyetten uzaklaşıyor.

    rasim öztekin harikalar yaratmış. en az döngel karhanesi'ndeki metin akpınar kadar başarılı bir tipleme çıkarmış. bakış, konuşma ve jestleri harika. oyunculuk bu olsa gerek.

    ismail hacıoğlu gerektiği gibi oynamış. ne de olsa genç uçarı bir çocuk rolünde. aslı tandoğan'ın yerine karaca karakterini daha güçlü yansıtacak bir oyuncu bulmak daha akıllıca olabilirdi.

    gelgelelim film içi diyaloglara serpiştirilen ince(!) esprilere. ölmek üzere olan insanların gülmesi, ölürken hayat dersi vermeler... insanın ne gerek var bunlara diyesi geliyor. işin aslında bu espriler şener şen ile kenan imirzalıoğlu'nun hesaplaşma sahnesine kadar göze batmadan ilerlerken, o sahnede bir anda filmin ciddiyeti ile alakasız bir noktaya geliyor. bir yandan güldürüp bir yandan ağlatan bir film mi yapılmak istenmiş anlamak zor.

    tüm bunlara rağmen film güzel. şener şen'i beyaz perdede takrar görmek beni duygulandırdı. o'nu izlerken sinemanın gerçek bir sanat olduğunu tekrar hatırlıyorum.
    2 ...