zülfü livaneli bu erdeme fazlasıyla sahiptir mesela. bugun okuduğumuz yazısında bakın ne diyor :
Çünkü Fazıl, kaygılarında yalnız değil. Bu sözlerde dile getirilen endişe; milyonlarca namuslu insanın, yurtseverin, ilericinin, zamanında cuntalara direnmiş insanın yüreğini kemiriyor.
Bakın size bir örnek vereyim. Bana gelen binlerce mesaj içinden gelişigüzel seçtiğim biri şöyle:
Çocuğum ve ben Ankarada yaşamaktayız. X bankasında görev yapmaktayım. Binlerce mail içinden benimkini okuyabilecek misiniz, bilemiyorum. Şu an gazetelere bakıyorum, bir taraftan da TV izliyorum. Tam anlamıyla dehşet içerisindeyim. Ülkemizin haline seyirci kalmak beni dehşete düşürüyor. Bu kadar çaresiz olmamalıyız, bir yol bulmalıyız, bir yolu olmalı diye düşünüyorum. Çocuğumu köktendinci bir ülkede yetiştirmek ve Atatürk Devrimlerinin yok olmasını görmek istemiyorum. Bizlere yol gösterin lütfen, benim gibi düşünenlere. Vatandaş olarak ne yapmalıyız? Yoksa hiç umut yok mu? Yakında TSKyı da ele geçirecekler, o zaman ne olacak? Lütfen bizleri aydınlatın, ve lütfen ne yapmamız gerektiğini söyleyin. Çaresiz bir biçimde beklemek istemiyorum, bir şeyler yapmalıyım ama ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilmiyorum. Bankanın içi bunlarla doldu, adeta küçük Türkiye, artık dayanamıyorum. Lütfen, yardım!
inanın, Türkiyede bu çığlığı paylaşan milyonlarca kişi var.
bakın bu hanım da anlamış fazıl say ı. fazıl say, onlar yüzde yetmiş diyor, bu hanım da ona paralel olarak diyor ki bankanın içi bunlarla doldu. ''bunlar'' daha kalabalık ve nereye bakarsam bunlardan görüyorum ve bu beni çok korkutuyor biri beni bu kabustan uyandırsın diye yakarıyor bu hastalıklı ruhlar özetle.
peki ''bunlar'' kim? siz kimsiniz? biz kimiz?
işte ülkeyi bu şekilde taraflara ayıran gerçek bölücüler isterler ki kendi yaşam biçimleri garanti altında olsunda , gerekirse diğerleri bunun için baskı altında tutulsun, kendilerinden farklı insanlar olsun tabi ama ''bunlar'' köylerinde otursun, fazla ortalıkta gözükmesin, çocukları da askere gitsin, nöbet tutsun, şehit olsun ya da şehre geleceklerse de apartmanda kapıcı olsun, eve gelen temizlikçi olsunlar.
ama maalesef devir değişti efendiler. artık bu sizin gibi olmayan ''bunlar'' her yerdeler. ''bunlar'' sömürülen kalabalıklar olmaktan çıktılar ve her vatandaş gibi yaşama hakları olduklarını anladılar bu ülkede. artık onlar ticarette, siyasette , üniversitelerde, hayatın her yerinde. ama bunda bir anormallik yok, sizin korkmanız için bir sebep de yok. çünkü siz bu ülkenin tek sahibi değilsiniz, onların da en az sizin kadar hakkı var bu ülkede. ilk başta şaşırtıyordur belki bu durum sizi, görmediğiniz yok saydığınız adam yerine koymadıklarınızın bu sınıf atlamasını ve ülkede söz hakkına sizin kadar ortak olmasını kabul edemiyorsunuz henüz. ama turgut özalın dediği gibi alışırsınız efendim alışırsınız.
ben fazıl say ve onun gibilerin halet i ruhiyelerini bu şekilde anlıyorum. umarım fazıl say ve onun gibiler de tüm farklılıklarımıza rağmen, değişik yaşam tarzlarının birbirlerini bastırmaya çalışmadıkları sürece, bir arada yaşayabileceğimizi anlarlar. umarım bu ülkede ''bunlar''ın da yaşama hakkı olduğunu anlarlar.