zamansız izlediğim bir film. izlemediyseniz, yazının devamını okumanıza hiç gerek yok. gerçi izlediyseniz de yazının devamını okumanıza gerek yok. ama ben devam edeyim.
öncelikle söylemek gerekir ki, krzysztof kieslowski kadar uzman olduğumu ya da bu konu üzeine en az onunki kadar hakim bir şeyler söyleyebileceğimi iddia etmiyorum. ama madem ki kişisel yazıyoruz ve kişisel olanın herhangi bir şekilde hesap verme zorunluluğu yok, o zaman atış serbest demektir.
bu film, hayatımda izlediğim en güzel, en hüzünlü ve en gerçek film. gerçek, çünkü adalet diye bir şey yok. hüzünlü, çünkü, hayat mutlu geçen bir halt değil. hayat, leo malet'nin de söylediği gibi, berbat bir bok. bu film güzel, çünkü, gerçek güzeldir.
aşk veya herhangi bir duygu iki kişi hakkında değil, bir kişi hakkındadır. ne aşk ikinci bir kişiyle ilgilidir ne de dostluk... hepsi, kişinin kendi içinde yaşadığı, kendi içinde değerlendirdiği, kendi içinde anlamlandırdığı kavramlardır. bir resim, bir ses, bir koku bu duygulardan herhangi birini yaşantılamak için yeterlidir. yaşantılamak... türkçedeki en güzel ve en hazin kelimedir. hayatımızın ne kadarını yaşadığımızı, ne kadarını yaşantıladığımızı kestirebileceğimizi sanmıyorum. izafiyet gibi bir bok bu. işte bu film de bunun üzerinden ilerliyor. iki kişi aynı anda aşık olamıyor bu filmde. aşk hep tek kişilik kalıyor, tek kişilik yaşanıyor. gerçek olduğu için acı veriyor, yaşantılanmadığı için gerçekliğini sürdürebiliyor. yaşadığımızı sandıklarımızı, ne kadar yaşadığımız kendimizle ilgili oluyor ve ....
demek istediğim, hayat, tek başına güzel. güzelleştirmek için ikinci kişiye gerek duyduğunuz anda saçmalıyor. güzel derken, mutlu, rahat bir küçük burjuva hayatından bahsetmiyoruz. hayat, yaşadığını hissettikçe, acı çektikçe, yemeden içmeden kesildikçe güzel. kleptomanları, kendine jilet atanları, delişmenleri bu kadar iyi anlayabileceğimi hiç zannetmezdim. yaşadığını hissetmek gerekiyor ve acı çekmek bunun güzel yollarından biri. tek başına kalmak güzel bir şey.
(sarhoşken yazdığım hiçbir şeyden sorumlu değilim. yarın öbürgün bana, nooldu lan romantik mi oldun diye gelmeyin. ya da gelin, söviim size bi güzel)