recep tayyip erdoğan

entry28765 galeri video239 ses35
    778.
  1. Tezlere konu olması gereken başbakandır Recep Tayyip Erdoğan. Hükümetin, devletin tepesine çıkıp mahalle ağazını maalesef bırakamamış kişidir. imam hatiplidir ve imam hatipli olması demokratik bir ülkede başbakan veya cumhurbaşkanı olamayacağı anlamı taşımaz. çünkü anayasada olsun TBMM iç tüzüğünde olsun gerekli şartları yerine getiren herkes bu görevlere gelebilir.

    Vellakin sorun, ne Tayyip Erdoğanın imam hatipli olması ne de eşinin türbanı değildir. sorun Tayyip Erdoğanın Atatürke ve onun ilkelerine bakış açısıdr. Kendisi geçmiş yıllarda verdiği bir çok demeçte Atatürk ve ilkeleri karşısındaki duruşunu açıkça belirtmiştir.

    "Ataya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok" sözünü 1994 yılında söylemiştir. Kimsenin Atatürkü sevme, sayma gibi bir zorunluluğu yoktur. Herkesin ona karşı görüşü yasal çerçevede kalmak sureti ile her şekilde olabilir. Fakat Tayyip Erdoğanın bu sözü direkt olarak kendisinin Atatürk karşıtı olduğunu ve onun ölüsüne dahi saygısının olmadığını göstermektedir. Saygı duruşu, ölen birinin ardından, o kişinin anısını yad etmek için yapılan sembolik bir olaydır. Fakat, Tayyip Erdoğana göre Türk milletinin Atasına olan bu küçücük saygı gösterisi bile sap gibi ayakta durmaktan ibarettir.

    Yine 1994 yılında söylediği "Bütün okullar imam hatip yapılacak" sözü de Tayyip Erdoğanın din'e ve laiklik ilkesine bakış açısını açıkça belirtmektedir. Ona göre imam hatip dışındaki okullar gerçek birer okul değildir bu nedenden dolayı tüm okullar birer imam hatip olmalıdır. Peki ne için hepsi birer imam hatip olmalıdır? Ona göre normal okullardaki din eğitimi yetersizdir çünkü. Ona göre normal okullarda gösterilen Atatürk ve inkılapları gereksizdir çünkü. Bir vatandaşın öğrenmesi gereken tek şey dinidir ona göre.

    1994 yılına denk düşen bir başka sözü olan "Her 10 kasım'da yaygara kopartılıyor" ise Tayyip Erdoğanın yine Atatürk'e ve onun mirasına bakış açısını gözler önüne sermektedir. Türk halkının yas tuttuğu bir gün, kurucusunun ölüm yıldönümündeki anma törenleri yaygara olmuştur Tayyip Erdoğanın gözünde.

    "Yılbaşına karşıyım" , "içki yasaklansın" , " Mayo reklamı şehvet sömürüsüdür" , "Milli piyango zulümdür" sözleri direkt olarak insanların hür iradelerini etkilemektedirler. Evet Tayyip Erdoğanın bunların hiç birini sevmesi, sayması, katılması zorunda değildir. Fakat insanların iradelerini etkileyecek sözler de söylemeye hakkı yoktur. Çünkü insanlar, bir belediye başkanının bu sözü söylediği zaman belediye başkanıydı- önemserler ve etki altında kalırlar.

    "Ben Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin de dua ile açılmasından yanayım" sözü açıkça laiklik ilkesini ezip geçer Tayyip Erdoğanın. Laiklik herhangi bir din'i resmi kurumlara hele hele devlet kurumlarına sokmaz, sokmamalıdır. Bu söz direkt olarak laiklik ilkesinin Tayyip Erdoğan açısından önemsizliğini gösterir bize.

    "Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir" sözü ise tamamen bir propagandadır. Eğitimsiz vatandaşı hedef alan ve Kemalizmi dinsizlik olarak gösterip insanları can damarı olan din konusundan vuran açıklamadır. Kemalizm'in k'sine inanmayan, nefret eden birinin Kemalizm hakkında konuşması bile çok yazıktır.

    "Türkiye'nin yarınında artık Kemalizme ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizmin yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. bizim için en üst belirleyici, islam'ın etkileridir. her şey ona göre belirlenir" sözüyle Tayyip Erdoğanın kaç tane anayasal hükmü çiğnediği bir düşünülmelidir. Türkiye Cumhuriyetinin temeli olan Kemalizmi eleştirirken onu bir din ile karşılaştırıp yine propaganda yapmaktadır.

    "Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız." sözü Tayyip Erdoğanın her demecinde bangır bangır attığı demokrasi naaralarının temelini oluşturur. Her olayda demokrasi, demokrasi diye bağıran ve insanları etkileyen Tayyip Erdoğanın demokrasiye bakış açısı budur. Çünkü o da bilmektedir ki demokrasi, istedikleri şekle ulaşmanın tek yoludur. Ne de olsa halkın seçimidir onlar.

    "Hem laik, hem müslüman olunmaz. Ya müslüman olacaksın, ya laik. ikisi Birarada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisi birarada olamaz" sözüyle ise açıkça laiklik ilkesini baltalamakta, müslüman vatandaşlarımıza laik olamazsınız çağrısı yapmaktadır.

    "Referansımız islam'dır. tek hedefimiz islam devleti'dir." gerçek amaçlarını belirttiği bir sözdür bu. yine bizleri kara kara düşündürür. Laikliğe açıkça karşı olan bir söylemdir ve siyasi partiler hakkındaki anayasanın 68. maddesinin 4. fıkrasına göre parti kapatılma sebebidir.

    "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı koskoca bir yalan, egemenlik kayıtsız şartsız Allahındır" sözüyle her gün başbakan olarak girdiği meclis'teki yazıya bakarken ne düşünmektedir acaba. Yine Anayasanın bir maddesine karşı çıkmaktadır. (6. Madde)

    Şimdi durup düşünmek gerekir. bu sözleri söylemiş olan bir insan 'değiştim' demesine rağmen değişmiş midir. değişmişse bile bize bunu gösterememiştir Tayyip Erdoğan. cumhurbaşkanlığı seçiminde yine dayatmacı yine baskıcı tavrını sürdürerek fikir arkadaşını Çankayaya çıkarmıştır. değişmiş olsa idi bu sözlerin ardından yaptıkları, söyledikleri de değişirdi.
    31 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük