Son günlerde Anıtkabir ile Ak Sarayı kıyaslayan öküzler peydah oldu bu diyarda.
Öküz terimi biraz ağır oldu değil mi?
Olsun.
Olsun ki insanlar bazılarının nasıl birer öküz olduğunu görsün.
Evet, bazı gerçekleri bu öküzlerin kafasına vura vura çakmamız gerekiyor malesef.
işte bu saçma kıyas da onlardan biri.
Ne yazık ki böyle bir kıyaslama yaptığım için, böyle saçma bir şeyi araştırdığım için utanıyorum şu an.
Ama malum, bazı öküzler anıtkabir latife hanımın bilezikleri bozdurularak mı yapıldı tarzı saçma sapan yorumlar ile ortaya çıkınca, bu konuya parmak basmak farz oluyor.
Latife Hanımın, daha doğrusu latife uşakizadenin bileziklerine bilahare değineceğim.
(bkz: latife hanım ın bilezikleri)
Her neyse.
Biz asıl konumuza dönelim.
Efendiler, son günlerde fevkalade tartışılan ak sarayın maliyeti nedir?
1 milyar 300 milyon Türk Lirası.(resmi rakam bu, gayrisi dedikodu olur)
Bu paranın dolar bazında karşılığı ise yaklaşık 650 milyon dolardır.(bunu aklınızda tutun, soracağım daha sonra)
Ak Sarayın bu inşa maliyeti dışında, yapıldığı arazinin kamuya ait olduğunu da buraya bir dip not olarak düşüyorum, daha sonra bunu da kullanacağız zira.
Evet,
Gelelim bazı öküzlerin Latife Hanımın bilezikleri ile mi yapıldı diye sorguladığı Anıtkabire
Anıtkabir,
Türk milletini yoktan var eden Ulu Önderimizin ebedi istirahatgahı.
Kuşkusuz ki bazılarına batıyor. Hem de yıllardır batıyor.
Ama bakalım Anıtkabirin inşası bu millete ne kadara mal olmuş?
anıtkabirin 1944te başlayıp, 1953te sona eren 9 senelik inşaatının toplam maliyeti 27 milyon Türk Lirasıdır.
Bu 27 milyon Türk Lirasının yaklaşık 7 milyon lirası da, Anıtkabirin inşa edildiği Rasattepedeki arazinin kamulaştırma bedelidir.
Bakınız bu noktada özellikle duruyorum.
Zira Anıtkabir inşasında harcanan para kalemlerinden biri kamulaştırma bedeli iken, Ak sarayın inşasının maliyetinde böyle bir durum söz konusu değildir.
Yukarıda da bahsettiğim üzre, Ak sarayın inşa edildiği arazi kamu malıdır. Ama Anıtkabirin inşa edildiği arazi için bedel ödenmiştir.
Şimdi anıtkabirin maliyet fiyatına dolar bazında bakalım.
1944 yılı itibariyle dolar kuru:
1 Abd doları=4,35 Türk Lirası.
Yani, Anıtkabirin maliyeti 1944 yılı itibariyle; 27.000.000/4.35= 6.206.896 dolardır(altı milyon ikiyüz altı bin sekiz yüz doksan altı dolar)
Ak sarayın maliyetinin yüzde biri.
1953 yılına göre hesaplayacak olursak;
1 Abd doları=4,35 Türk Lirası.
1944 ile aynı.
Ha bu arada, çankaya köşkünün toplam maliyetinin de sadece 140.000 dolar olduğunu off the record bir bilgi olarak vereyim.
Ayrıca, Ak saray tam 300.000 metrekare yeşil alan katledilerek inşa edilirken, Anıtkabirin inşasından sonra 120.000 metrekarelik kel bir tepe olan Rasattepe tamamen yeşillendirilmiştir.
Bilale anlatır gibi anlatacak olursak;
Ak sarayın yapımı için 3000 ağaç katledilmiş, bu 3000 ağacın dışında da Ak saraya dikilmek için tanesi 2000 euro bedelle ithal edilen 250 ağaç da dikilmeden(dikilemedi) kurutulmuştur.
Anıtkabir inşası sonrası ise toplam 48.500 ağaç ve bitki dikilmiştir.(inanmayan gidip saysın)
Yani Anıtkabirin maliyetinin içerisine bu yeşil alan çalışmaları da dahildir.
Ak sarayın ise daha henüz peyzaj çalışmaları tamamlanmamış, dolayısıyla maliyet fiyatına dahil edilmemiştir.
Bu arada, Ak sarayın inşaat alanının toplam 180.000 metrekaresi betonarme alandır. Anıtkabirin ise betonarme alanı yaklaşık 750.000 metrekaredir.
Bu durumda Anıtkabire harcanan beton-kalıp-demir maliyeti normal şartlarda Ak sarayın aynı maliyetinin yaklaşık 4 katına tekabül etmektedir.
Yani, Latifenin bilezikleri(!) ile yapılan Anıtkabir, inşaat olarak 4 misli daha büyük olmasına rağmen, Ak sarayın maliyetinin yüzde birine tekabül etmektedir.
Bugün Atatürkün 6 milyon dolarlık ebedi istirahatgahını tartışanlar bu gerçekleri görmek zorundadırlar.
Şu da bir gerçek ki, utanmadan Ak saray ile kıyasladığınız anıtkabirin maliyeti, sinpaş gyonun Bilal Oğlanın türgevine yaptığı bağış ile eşittir.
Evet.
Hem Anıtkabir milletin parası ile yapıldı, hem de Ak saray.
Ama ben, kafama estiği an gidip Anıtkabiri ziyaret edebilir, istediğim gibi gezebilirim. ama Ak saraya böyle bir gezinti yapabilmek için ya deli meczup, ya da yandaş olmak gerekir.