ulus devlet döneminin olmazsa olmazlarından olan istiklal marşının kimi anlarda, kimi yerlerde ve kimi ortamlarda okunmayabileceğinin, kötü, kışkırtıcı, biraz manipüle edici biçimde oluşturulmuş bir başlıkla sunulması;
istiklal marşı, adı üstünde bağımsızlığına ** kavuşmuş devletlerin, tarih içinden gelmiş ama kesinlikle geçecek -nitekim dünyada bu sönüşün izleri görülebilir- bir aşama olan ulus devletlerin özellikle çocukluk dönemlerinde pek önem verdikleri; komşularının, özellikle eskiden sorunlu olduklarının gözüne gözüne batırmaya özen gösterdikleri bir simgedir; ulusun istediği kimlikteki insanların minik bir tarifi de gizli olabilir içinde, ya da en azından yazıldığı ve yapıldığı dönemin iyi bir haleti ruhiyesini barındırır bu bestelerin güfteleri özellikle;
olgunlaşan devletler bazen bu güfteleri, hatta bazen besteleri elden geçirirler -nitekim bizimki de en başından beri okunan ve söylenen marş değildir; önce başka biçimde terennüm edilirken sonra şimdikiyle yer değiştirmiştir-; ayrıca ulus devletin kendi iradesiyle kimi yetkilerini, haklarını ortak devlete ** ya da uluslarüstü kurumlara **** bırakabildiği, kendisini eğittiği, inceldiği günümüzde küreselleşme olgusunun yerellikle çatışan yanlarına çözümler arayan, çakışan yanlarının da olumlu yararlarını tüm yurttaşlarına paylaştırmayı başarabiliyor;
ancak olgunlaşması gecikmiş, hala çocukluk dönemlerinin ateşli günlerinde yaşayan ya da yaşamak isteyen devletler de var; bunlar için çocukluk günlerinin simgeleri önemlidir; istiklal marşı da bunlardan biridir; tüm çocukluğu bu marşla benzetilmiş bireylerini eğitim adı altında tekleştiren toplumların, bireyleşme zorluğu ** çeken kesiminin, eski alışkanlıklarından vazgeçme zorluklarındandır marşlar;
ulusun simgesi sayılması gereken marşı, maçlarda bazı takımların karşı takımı bir nedenle aşağılamak için kullandığını her gün görmek mümkün; bu marş marşçılar, üstelik "kahrolsun bölücüler" diye bağırırken kendi elleriyle toplumu böldüklerini asla kabul etmek istemezler;
marşı hayatının her alanına her dakika sokmak istemeyenler mutlaka "hain" dir onlar için; bu satırların yazarını da aynı kategoride görmekten kaçınmayacaklardır; yazılanları sakince okuyup, hainlik tekelini kullanmadan, "acaba gerçekten bu marş işi biraz abartıldı mı ülkemde?" "acaba Hollanda niye marşını bu kadar ayağa düşürmüyor? acaba orada bölünme tehlikesi ne durumda? acaba oradaki hollanda vatandaşı türkler holanda ulusal marşını mı, avurpa birliği marşını mı yoksa türkiye'nin marşını mı daha çok önemsiyor ve iyi biliyor? bu ne anlama geliyor? bunu nasıl yorumlamalı? aurelio'nun ağzı, istiklal marşı söylenirken neden uymuyor, oysa reklamda ne güzeldi... parti kongresinde istiklal marşı okumamış o zaman hemen o parti kapatılmalı mı?" diye bir sorsa, bir düşünmeye başlasa, kendisi de, çevresi de, ülkesi de bir rahatlayacak ki, sormayın!
ulusa zorla çocukluk dönemini yaşatmak, bu süreyi ısrarla uzatmak isteyenleri alıştıkları emzikten kurtarmak için anasının fırçalaması, babasının sahte korkutmaları da yetmiyor bazen; onlar bu marşı dernek toplantılarında, parti kongrelerinde, kimi cenazelerde, kimi düğünlerde, bir dönem okullarda her sabah, şimdilerde hafta başı, hafta sonu, milli olmayan tüm maçlarda da nedense mutlaka duymak ve duyurtmak isterler.
bunlar bir de sanırlar ki bu hükümet dincidir ve bu marşa da karşıdır; oysa sakince okusalar marşımızın tüm sözlerini, görecekler ki bu dedikleri ancak bir gazdır ve bu hükümet eğer dinciyse bu marş onun başının üstündedir;
oysa bu hükümet dinci değildir, dindar kimi duyarlılıkları ve kökenleri olsa da esas olarak, kapitalist toplumun pastasından pay isteyen anadolu burjavazisinin sesidir; cumhuriyetin eseridir; cumhuriyet ki 1923'den beri kendi burjuvasını yaratmak için zaten elinden geleni yapmıştır, gerekirse devletçilik uygulamış ve devletin tüm olanaklarını onların sermaye biriktirmesi için harcamıştır, gerekirse ermenilerin, rumların mallarına el koymuş, varlık vergisinden inletmiş, olmadı 6 7 eylül bahanesiyle, malını yağmalamış, yerine göre öldürmüş yerine göre ülkeden kovalamıştır, 1972'de el koyduğu kendi vatandaşı olan rumların, ermenlerin vakıf mallarını hala geri vermemekte direnmektedir; ab süreci bereket ki bu konudaki kabul edilmez politikalarımızı gözden geçirmeye bizi zorlamaktadır; üstelik bu politikayı kimi yalpalamalarına rağmen, mevcut hükümet en kararlı uygulayandır;
bu marş herkesten çok belki onların başının tacıdır, çünkü onların, geçmişlerinde minarelerin süngüsüyle övünmüşlükleri, bu yüzden hapis yatmışlıkları vardır ve ulusu bu marştan kurtarmaya falan da çalıştıkları yoktur;
kendileri de belki tam farkında olmadan, kendi olgunlaşmışlıklarını ulusun olgunlaşması ve çocukluktan çıkması için kullanmaya çalışmaktalar ve kimi girişimleri bunun sonucudur; çocuk uluslar bayramında değil de ab politikasıyla, ulusumuzu uluslararası arenada temsil etmenin zorluklarını aşma çabalarıdır belki bu olup bitenler; en iyisi ezberlediklerimizden kuşkulanmak ve yeni durumu öğrenmeye, anlamaya çalışmak... Toplumumuzun akıllı muhalefete ihtiyacı var, yoksa ilerde iktidar olma şansı kaf dağı'nın da ötesine sarkacak, hatta onların yanlışlarını görme ve eleştirme fırsatımız hiç olmayacak.
haydi hep beraber büyüyelim yoksa fırça gösterecek annemiz **