bu iddianameyi boyutuna nazaran sözlüğe almak gerekli değil ancak 90 ların sonunda ortaya çıkan ve bu kasetlerin medyada yer almasıyla gerçek niyetlerinin ortaya çıkması üzerine ABD ye kaçmak zorunda kaldığı kasetlerin çözümlemelerini aktarmayı görev biliyorum:
VII-FETHULLAH GÜLEN’iN KONUŞMALARINI iÇEREN ViDEO KASETLERi:
1- Üzerine dokuz rakamını yazarak işaretlediğimiz ATV isimli televizyonda yayınlanan video kasetinin çözümü:
islami gelecek adına 2 hedef Adliye ve Mülkiye:
Arkadaşlarımızın mevcudiyeti islami geleceğimiz adına bu işin garantisidir. Bu açıdan Adliye Mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ülkelerde garantimizdir. Bizim varlığımızın bunlar nabzıdır.
Zayiata meydan vermeyin.
Daha bunun neye ihtiyacı var, nasıl takviye edilmeli, bu demeli, sürekli o araştırılmalı, daha bir takviye edilmeli, fakat mevcuttan da bir ölçüde taviz verilmemeli derken yani fevkalade korumaya alınmalı, katiyyen zayiata meydan verilmemelidir. Bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir.
Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın.
Bu açıdan, bir taraftan bu kanun ve kuralları kullanma, biraz önce anlattığım esneklik içinde, diğer taraftan bir kanun ve kural adamı olma imajını uyarmak, yani harfiyen riayet ediyor bunlar denmeli, denmeli ki muntazam terfilerin arkasında bir ölçüde bu vardır. Ve sizin ileriki dönemde daha hayati, daha önemli yerlere gelmenizin arkasında da bu vardır. Yani sivrilmeden mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerilere gitmek, iş de bu iki müessesede olduğu gibi hayati dinamik bir kısım müesseselerde söz konusudur. Ta ilerilere gitme, böyle can damarları içinde dolaşma ve eğer dönülüp gelinecekse yara alınmadan hissettirmeden dönüp geriye gelme meselesi geleceğimizin adına çok esaslı hususlardır.
istikbale yürümek için sistemin püf noktalarını keşfedin.
Hala bu sistem devam ediyor. Bu sistem içinde arkadaşlarınız istikbale yürüyeceklerdir. Öyleyse bu sistemin püf noktalarını keşfetmeleri lazım. Hava boşluğu gibi, bu meselenin bir yanıdır. Bir diğer yanı da ister Adliyede, ister Mülkiyede arkadaşlarımızın gittikleri yerlerde daha rahat iş yapmaları, tutulmaları, Kaymakam iseler Vali olmaları, sıradan bir hakim iseler takdir olunan bir hakim olmaları..., siyasi güçlerle ve bize yüzde yüz ters olan insanlarla açık bir diyaloğumuz olmasa bile böyle çatışmamalı. Fakat az buçuk aynı cephe sayabilecekleri, yani duygu ve düşüncelerimize, siyasi mülahaza ile bile sıcak bakan ve bizi terk etmeyen bir çevre içinde mülahaza edebileceğimiz siyasiler vardır. Refahtan bu günkü manası ile DYP’sine kadar uzanan bir siyasi yelpazedir. Bu insanlarla çatışmadan, onlarla aramızdaki farklı müşterekleri ortaya koyarak o çizgide münasebet tesisinde yarar vardır.
Müslüman durmaz, koşamıyorsan yerinde zıpla.
Türkiye’de önümüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada durgun sular gibi bir de gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksın. Çünkü durmak, hem de durgunluk paslanma meydana getirir. ... bu mülkiyede de, adliyede de her zaman söz konusu olur. Yürümeli, eğer biz tüm nabzı tuttuk, kalp dinledik. Baktık ki geriye adım attıracaklar, bence adım atmam beklerim, fırsat kollarım. Yani her şey bir oyundur. Kung Fu gibi bir oyundur. Taekwondo gibi bir oyundur. Yani her zaman insanın hasmını bir yumruk vurup yere yıkması şeklinde değildir. Bazen hasmımdan kaçmak bile çok önemli bir manevradır. Kuvvet dengesi yoksa kuvvete başvurmayın. Çok iyi planlayacak, ona göre yürüyeceksiniz. Dışarıdan bizi korkaklıkla itham edeceklerdir. Allah bizim çaremize bakacak.
Var olduğumuz, bu cepheye girdiğimiz, bu yola girdiğimiz günden itibaren hiç döneklik yapmış mısınız? islam’a vefasızlık yapmış mısınız? Allah ve Resulü’nün karşısına çıkmış mısınız? Ona bakacaksınız, yani bu mevzuda fırsat bulup yola devam edeceksiniz. Yine orada o esnekliği gösterecek, geriye çekiliyor gibi yapacak, fakat adımlarınızı daha ileriye atıp gideceksiniz, işte bu herkes için, yani ister değişik şekilde resmi olsun, ister Mülkiye’de çalışan arkadaşlarımız olsun, ister Adliye’de çalışan arkadaşlarımız olsun herkes için söz konusudur bu.
Fuzuli kahramanlık yerine ele geçirmeyi tercih ederim.
Bazı arkadaşlar bir takım cesaretli ruhları cesaretlendirmek, secaatlendirmek, bir takım ruhları heyecanlandırmak için belki kahramanca tavırlara ihtiyaç vardır diye düşünebilirler. Fakat ben kuvvet dengesi olmadığı için şahsen o yol yerine kendi düşüncemi yayma, kendi düşünce sistemim adına her tarafı fethetme, ele geçirme yolunu şahsen tercih ederim... bu mesele mülkiye ve adliyede çalışan arkadaşlarımız için çok önemlidir. Bence hususi ile öyle devlet memuru olan arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar. Fuzuli kahramanlık olur.
Allah Allah diyecekler. Birisi çıktı risaleleri yazdı, bir sistem geliştirdi. Bu sistem içinde milletin dinine, imanına hizmet ediyor. Ne zaman bu başına koyduğu bir takkeden dolayı Türkiye’de bir insanın karakolda can verdiği dönem, siz bunu bilmezsiniz. Camiden çıkmış unutmuş, başında takke var diye karakola götürülüyor ve orada ölüyor. Bir daha dönmüyor... başına çarşaf geçirdiğinden dolayı Erzurum’da Cumhuriyet Caddesinde kadının asıldığı dönemde, niye çarşaf giyiyorsunuz diye, demokrasinin rafta olduğu, istibdadın milleti kırıp geçirdiği dönemde... açıktan açığa mücadele yaşadık yani. Ben ondan daha sonra ki biraz demokrasiye açıldığımız dönemde, evimden çıkardım caminin kapısına kadar, Victor Hugo’nun Sefillerinde görmüşsünüzdür. Birini takip ediyor hafiye, aynen o hafiye gibi arkamdan polis geldi, cami kapısına kadar.
imana ve Kur ‘ana hizmet düşüncesini evlerimizde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Sizin de aşina olduğunuz Işık evlerinde, ışık komplekslerinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Burada da gerçekleştirmeye çalışalım. Bu hizmetin kendine göre bir sistemi var.
Ve Müslümanlara Cezayir’deki hadiseler gibi yeni bir hadise yaşatırlar, Suriye’deki 1982 yakası gibi bir yaka yaşatırlar...dünya islami gelişmeden çok korkuyor. Bu dünyanın değişik ırktan, değişik düşünceden meydana gelen insanlarının dirilmesine, o kafir, o zalim dünyanın tahammülü yok. Çok tedbirli, çok temkinli ve tedbirli hareket etme mecburiyeti var. Bu hizmetin içinde bulunanlar, bu hizmete göre hizmet vermek isteyenler, her birisi dünyayı idare edebilecek bir diplomat gibi hareket etmeli, kendi planındaki meseleleri çözdükten sonra ülkesinde de çözmeye çalışmalı bu şekilde. iman ve Kur’ana hizmet düşüncesini evlerimizde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Sizin de aşina olduğunuz ışık evlerinde, ışık komplekslerinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Burada gerçekleştirmeye çalışırken bu hizmetin kendine göre bir sistemi var.
Dünya firavunlar çağını yaşıyor. Toprak firavun bitirmek için pek münbit. Böyle bir dönemde tam özümüzü bulacağımız, kıvama geleceğimiz ana kadar, dünyayı sırtımıza alıp taşıyabilecek güce ulaşacağımız ana kadar, o kuvveti temsil edeceğimiz şeyler elimizde olacağı ana kadar, Türkiye’de ki devlet yapısı ölçüsüne göre, bütün Anayasal müesseselerde ki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır.
isterseniz Frenkçe tabiri ile bu evlere Sarf evleri denebilir. Bu evlerde metafizik gerilime geçilir, bu evlerde planlar projeler üretilir. Bu evlerde yetişen yüreği pek, imanı pek veya onun sözleri ile diyelim, hakiki imanı elde etmiş adam, kainata meydan okuyan bu adamlar bu evlerde yetişirler. Bu evler doldurma boşaltma yerleridir. insanlar burada dolar, sonra gider boşluklara boşalırlar...hususi ile her şeyin kapatıldığı, bütün kapılara kilit vurulduğu bir dönemde bu evler geçmişte olan misyonlarından daha büyük misyon yüklenirler. Çünkü geçmişte bu evlerin yaptığı vazifelerden bazılarını medrese yapar. Bazılarını mektep yapar. Bazılarını tekke yapar. Bazılarını zaviye yapar. Gel gör ki bu evlerin temeline harç atıldığı zaman, dünyanın o dönem itibariyle en şereflilerinden birisinin kutlu eliyle harç atıldığı zaman artık medrese yoktu, mektep misyonlarından uzaklaştırılmıştır. Tekkenin kapısına kilit vurulmuştur, zaviyenin kapısın arkasına sürgü sürülmüştür. O kapıları açmak, o kapılardan içeri girmek mümkün değildir. Bütün bu büyük misyonu, bu çok ağır vazife ve mükellefiyetleri bu evler görecekti. ... Allah bu evlere izin verdi. izni Allah verdi, cami kapatan zihniyete rağmen, mescitte namaz kılınmasına müsaade etmeyen zihniyete rağmen, Allah şimdilik benim adım bu evlerden yükselsin ve benim adım bu evlerde anılsın, kitaplar okunsun, benden bahisler açılsın, geçmişte camilerde yapılan müzakereler yapılsın, kollektif şuurun müzakereleri, bundan sonra bu evlerde bir araya gelerek müzakere edilir.