her ne hikmetse memleketimizde sadece kadınların başına giyebileceği türban özgürlüğünden geçen haktır.
kadınların türban giyme hakkını savunan hıyarağaları; türkiye'nin çocuk pornosunda dünya birincisi olması, tecavüze uğrayan yığınla kadınlar (2006 araştırmasında tecavüze uğrayan kadınların %98'inin tecavüze uğradını resmi makamlara güvenmediği için bildirmediği de ortaya çıktı), işyerinde tacize uğrayan kadınlar, işyerinde kadınlara karşı "ırkçı" ve ayırımcı davranma, okullarda taciz, toplumun kadınlar üzerinde yarattığı "saçı uzun aklı kısa", "kadın evinde oturur" dogmaları, düzenli olarak dayak yemeleri, doğum kontrolden bihaber hıyarağa kocalarının prezarvatif kullanmadan kadın ölünceye kadar doğurtmaya çalışması, çok eşli evliliklerde köle yerine konulan kadınlar hakkında hiç bir şey yapmazlar.
kadın hakları; türkiye'de seçme ve seçilme hakkını aldığı günden beri 1 adım ileri ilerlememiştir; hatta burjuvazinin "la bizim köyde böle deel, sigerem medeniyetin ganunu" diyerek medeniyeti tek dişli yapabilmek için ağzını burnu dağıttıktan sonra; "bah teh dişli canavar ayınen neyzen tevfik'in kankası ve o'nu kıskanıp şair olan mehmet akif ersoy'un dediği gibisiniz laaan" demesinden ibaret yaşanılan durum.
insan hakkı ? onu geçelim. insan haklarında atatürk öldüğü günden beri geri gidiyoruz ve sadece atatürk döneminde uluslarası seviyedeydik.